İnsanlar, neden duyguları ile insanlar arasına duvar örer? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyoruz ki ya da ilk kim duymuş buna ihtiyaç?
Benim de vardı duvarlarım bu arada, patır patır yıkılmadan önce. Pişman mıyım? Bilmiyorum, zaman gösterecek bunu. Şuan mutlu da değilim ama okuduklarımdan bildiğim, sevgiyi yaşamak ve kaybetmek çok acı veren bir şeymiş. Kendimi toparlamak için zorladığım çok an oluyor. Bazen yapamıyorum bile ama rol yapmak zorundayım. Mükemmel olacak en son kişiyim bence. Bazen bana mükemmel birisin diyorlar ve buna şaşırıyorum. Mükemmellikle uzaktan yakından alakam yok. Kalbimin acısını duymamak için sürekli bastırıyorum.
Sonra dönüp sana bakıyorum. Bu kadar normalleşemez hayatın. Gerçekten senin için ölmüşüm demek ki. Demek ki gerçek değildi hiçbir şey. Çünkü düşünüyorum gerçek olsaydı, hayatına birini almazdın. Bu kadar kısa bir sürede hem de. Belki de hiç çıkmamıştı hayatından. Düşünmemeye çalışıyorum ama imkânsız. Kafayı yemek üzereyim. Normalleştin mi?
Duygularımı açık açık yaşayamamak çok zordu. Duyguları zayıflık olarak gördüm. Kimseyi sevmedim şu zamana kadar. Yazdığım romanda bile tıkandım biliyor musun? Çünkü sevginin, aşkın ne olduğunu bilmeden nasıl yazabilirdim ki? Hala yazamıyorum. Bu seferde kalp kırıklığından. Dengemi bozdun ve hala bozuyorsun. Hissettiğim şeyin hırs olduğunu düşünenler var ama değil. Saf sevgi ve kırgınlığın bütünleşmesi. O kadar kırgınım ki, beni hiç sevmediğini düşünüyorum bazen. Bana söylediğin her şeyin bir yalan olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir insan duygularını bu kadar çabuk silemez. Bunu bana sen öğrettin. Hissetmeyi, duyguları…
Bazen sadece gitmek istiyorum. Uzaklaşınca bir şeylerin değişeceğinden değil, sadece bana kötü biriymiş gibi bakmanı görmek istemiyorum. Bana acı veren şeylerden uzaklaşmak istiyorum. Yalnız başıma yeniden başlamak istiyorum. Sanıyorlar ki, gideceğim yerde beni bekleyen biri var. Evet, var yeni bir ben var. Orada hazır benim gelmemi bekliyor. Yeniden başlamamızı bekliyor. Belki de kötü biriyimdir. Kötü biri miyim? Birinin kötü olduğuna neye göre karar veririz ki? Sırf duygularını açıkça söyleyemedi diye, bu birini kötü yapar mı? Yaparmış demek ki. Benden kötüsü yok artık bu dünyada. Merhaba kötü ben.
Kendimle ilgili en sevdiğim şey, bu huyumu gerçekten çok seviyorum, birini mutsuz görmek dayanamadığım tek şey. Hemen onu mutlu etmeye çalışırım. Kendimce sevgi göstermeye çalışırım. Güldürmeye çalışırım. Hadi kalk dans edelim derim. Birini üzgün görmek beni mahvediyor. Kalbimi paramparça ediyor resmen.
Hakkında bir şeyler duydukça ne hissediyorum biliyor musun? Tenimin üstünde bir yanma hissi. Daha derinlerde ise, kalbimin üstüne bir sarmaşık dolanmış ve sürekli sıkıyor. Her seferinde daha çok sıkıyor ve öyle bırakıyor. İlk gün çok zor geçiyor. Sonra o acıya alışıyorum, ta ki bir sonraki sıkışma gelene kadar. Birkaç gün sonra yenisi geliyor. Bir an geliyor ki, zihin okusam keşke diyorum. İnsanların hissettiklerini, düşündüklerini bilmek isterdim sanırım.
Bu sırada çok sevgili beynim ne yapıyor biliyor musun? Kırılan tuğlalarımı onarıyor. Onları yeni renklere boyadı ve bu sefer yeşil oldular. Bir gün işi bittiğinde tekrar dizecek onları. Çünkü kalbi dinlemekle bir hata yaptığını anladı. Ama neyi fark ettim, herkes bu hatayı yapıyor. İnsanlar kalpleriyle, duyguları ile hareket etmeyi daha çok seviyor. Zarar görüyoruz ama yine de yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Bu ders alınan bir hata değil, ne yazık ki. Ders almayı da istediğimiz yok zaten.
Belki duvarlarım yıkıldı ama hala değişmeden duran şeyler var mesela, bana aldığın orkidenin çiçekleri. Hiçbiri solmadı ve ölmedi. Şaşırıyorum, nasıl hala yaşıyor ve neden? Cevapsız bir soru daha...
Duvarlar yeniden örülür ama duygular yeniden örülür mü?
Siempre, Şeb.
Comments