top of page

Yunan Mitolojisinin Lanetli Prensesi: Kassandra


Yunan mitolojisinde, tanrıçalar dışında adı geçen birçok kadın vardır. Hepsinin kendine özel özellikleri vardır ve hikayeleri ayrı ayrı merak uyandırıcıdır. Bu anlatılan hikayelerden biri de Kassandra’nın hikayesidir. O zaman gelin Kassandra kimdir, hikayesi nedir ve günümüzde hala ismi kullanılan yerler nerelerdir bakalım.

Kassandra ile ilgili anlatılan tek bir hikâye yok. Zaten mitolojik anlatıların genelde birkaç farklı versiyonu olur. Kassandra’nın hikayesinin çok çeşitli versiyonları olmasa da bugün en bilinen versiyonu olan hikâyeyi okuyacağız.

Kassandra ya da yunanca yazılışı ile Κασσάνδρα ya da Κασάνδρα (Kassandra diye okunur) Truva kralı Priamos ve Truva Kraliçesi Hekabe’nin kızı, Helenus’un ikiz kardeşi, Hektor ve Paris’in ise kardeşi olan Truva prensesidir. Anlatılarda oldukça güzel bir kadın olarak tasvir edilir. Zaten başına daha sonra gelecekler de bu güzelliğinin sonucudur. Bilinir ki Yunan mitolojinde eğer güzel bir kadınsanız, illa ki başınıza bir şey gelir.

Kassandra’nın kısaca kim olduğunu öğrendiğimize göre en yaygın bilinen hikâyeye geçebiliriz. Truva’nın güzel prensesi Kassandra’nın en büyük isteği geleceği görebilme yeteneğine sahip bir rahibe olmaktır. Bir gün, bu güzel prensesi, Yunan mitolojisinde kehanet, güneş, müzik tanrısı olan Apollo görür. Görür görmez güzelliğinden çok etkilenir. Hemen onun yanına gider ve ona bir teklif sunar. Teklif şudur; eğer Kassandra Apollo ile birlikte olmayı kabul ederse, Apollo ona geleceği görme gücü verecektir. Kassandra ise bu teklifi reddedemeyerek kabul eder. Apollo, Kassandra’nın ağzına tükürerek ona geleceği görme yeteneğini verir. Kassandra artık hep istediği gibi geleceği görebilen bir kahindir ama diğer yandan çok istediği bir şey daha vardır. Rahibe olmak. Bu isteği o kadar ağır basar ki bir tanrının öfkesini göze alarak Apollo ile birlikte olmayı reddeder. Tabi ki Apollo buna çok sinirlenir. Onu kandırdığı için Kassandra’dan intikam almak ister. Bunun sonucu olarak da Kassandra’yı lanetler. Kassandra geleceği görse de artık kimse onun dediklerine inanmayacaktır, rahibe olmayacak ve aşağılanacaktır. Kassandra’nın zorlu hayat hikayesi tam da burada başlar.

Kassandra daha olmamış olayları görmeye ve insanları uyarmaya başlar ama kimse ona inanmaz. Hem ailesi hem de toplum tarafından deli olarak görülür. Babası kral Priam, kızının bu hareketlerinden ve konuşmalarından o kadar endişe duyar ve rahatsız olur ki onu bir odaya kapatır ve oradan çıkmasına, sosyal hayata karışmasına izin vermez. Kassandra inatla gördüklerini söylemeye devam eder. Onları, kral ve kraliçenin kaçırılmış oğlu Paris’in geri döneceği konusunda uyarır. Bu dönüşün iyi olmadığını ve onun döner dönmez öldürülmesi gerektiğini söyler. Kimse ona inanmaz. Paris gerçekten de geri döner. Herkes onu büyük bir sevinçle karşılar. Truva’nın kayıp prensi artık yurdundadır. Kısa süre sonra kral Priam, oğluna olan güven ve kabulünü göstermek için onu Sparta’ya gönderir. Kassandra bunun ülkeye felaketler getireceğini ve Paris’in oraya gitmemesi gerektiğini öngörür. Sonuç değişmez. Paris Sparta’ya gönderilir ve yanında Sparta kralının eşi, güzel Helen ile gelir. Bu da hepimizin bildiği, Truva’nın sonu olacak Truva Savaşı’nı başlatır. Kassandra artık sonun geldiğini biliyordur. Çok uzun süren savaşın ardından Truva kazanmış gibi gösterilir. Düşman askerleri geri çekilir. Gemiler gider. Truva halkı ve kraliyet ailesi büyük bir sevinç içindedir. Kutlamalar başlar. Tek sevinemeyen kişi Kassandra’dır. O bu savaşın daha bitmediğini ve Truva’nın sonun kötü olacağını bilir. Savaş sonrası Truva ile arasını düzetme isteği ile Sparta, Truva kralına bir hediye gönderir. Büyük tahtadan bir at şehre getirilir. Ve bu atın saraya getirilmesi için izin istenir. Kassandra son bir umutla bunun bir hediye olmadığını ve hemen şehirden çıkarılması gerektiğini söyler. Yıllardır olduğu gibi kimse ona inanmaz ve bugün Truva Atı diye bildiğimiz at saraya getirilir. Artık sonun çok yakınlarında olduğunu bilen Kassandra odasından kaçar ve eline bir balta alarak atın olduğu yere doğru gider. Tam ata saldırıp herkese gerçeği kanıtlayacakken fark edilir ve yakalanarak ata zarar vermesi önlenir. O gece herkes uyurken atın içine gizlenmiş askerler çıkar ve sarayda olan herkesi öldürürler. Kassandra ve kuzeni Aeneas dışında kimse sağ kurtulamaz. Böylece Truva düşer ve Spartalılar zafer kazanır. Kassandra ise kaçarken Athena’nın tapınağına sığınır fakat kötü kaderi değişecek gibi gözükmüyordur. Saklandığı Athena tapınağında Aias adlı bir askere yakalanır ve bu asker tarafından tecavüze uğrar. Daha sonra bu asker Athena ve Poseidon tarafından lanetlenir ve denizde ölür. Kassandra’nın ise başına gelenler maalesef bununla bitmez. Yakalandıktan sonra Kral Agamemnon’na savaş esiri olarak verilir. Agamemnon ile denizde yolculuk yaparken zaten kocasını öldürmek için plan yapmış olan Agamemnon’un eşi tarafından Agamemnon ile öldürülür. Kassandra bu zorlu ve acı dolu hayatı boyunca Truva kehanetleri dışında birçok kehanette bulunmuştur bunların en önemlileri; Odysseus’un on yıl sürecek olan yol macerası, Agamemnon’un eşinin ve sevgilisinin çocukları Electra ve Orestes tarafından öldürülmesi, kuzeni Aeneas’ın kaçacağı ve Roma’da yeni bir ulus kuracağıdır. Bütün bu kehanetlerin en acısı da esir olduğu kral Agamemnon’un nasıl öleceğini, dolayısıyla kendi ölümünün nasıl olacağını zaten biliyor oluşudur.


Bu acılı hikâye bu şekilde sonlansa da, etkileri yüzyıllarca sürdü ve günümüze kadar gelerek psikolojik bir olayın adı oldu. Günümüzde kendini kimseye inandıramadığını düşünen insanlara koyulan tanıya, Truva prensesi Kassandra’dan esinlenerek Kassandra Sendromu denmiştir. Ayrıca, ABBA adlı grubunda Kassandra’dan esinlenerek yazılmış Cassandra adlı oldukça güzel bir şarkısı vardır.

Bình luận


bottom of page