top of page

YOLUN YOLUM

Sokağın köşe başında her zaman ki yerinde Efnan’ı beklemekte idi Recai. Efnan sokağa giriş yapmış ve Recai’yi gördüğü an adımlarını ona doğru yönelterek Recai’nin yanına geldi.


Recai: Bir hayli yorgun görünüyorsunuz Efnan hanım.


Efnan: Vücut yorgunluğu geçer Recai bey. Önemli olan gönül yorgunluğu.


Recai: Anlıyorum tabi lakin sağlık da bir hayli önemli. Bu aralar dikkat ediniz kendinize.


Efnan: İnce düşünceniz için minnettarım bayım.


Recai: Sizlere taziyeye gelemedim. Malum yalnız yaşayan bir hanımefendinin evine gelmek uygun olmaz. Ama hep aklımdaydınız. Gelemediğim için özğr dilerim.


Efnan: Açıklama yapmanıza lüzum yoktu bayım. Anlıyorum sizleri. Gelmeseniz bile varlığınızı hissettiğime emin olabilirsiniz.


Recai: Bunu duyduğuma ne kadar sevindim anlatamam. Sizlere her zaman her konuda yardım etmek isterim. Bir şeye ihtiyacınız olduğunda lütfen çekinmeden kapımı çalabilirsiniz.


Efnan: İhtiyacım olduğu zaman gidecek bir kapımın olmasını bilmek. (Derin bir iç çekti) Düşünceniz için teşekkür ederim Recai bey.


Recai: Geçirdiğiniz bu acıyı anlayabiliyorum. İnsanın annesini kaybetmesi kalbinin durması ile eş değer belki de. Sizi teselli edecek kelimeleri bir araya getirmek de güçlük çekiyorum. Ama halen hayat devam ediyor. Lütfen kendinizi bırakmayın.


Efnan: Tarifi yapılamayacak bir acı gibi sanki bu ölüm. Çıkıp gelecekmiş gibi, yine bana seslenecek, kızacak, gülecek gibi geliyor. Kapıyı anahtarla açmayı değil de zile basma istediği hiç gitmiyor içimden. Durduramıyorum bu düşüncelerimi.


(Gözyaşları yanaklarından sessizce süzülür)


Recai: varlığına alıştığımız her şeyin yokluğuna da alışıyor insanoğlu. Gitmez dediklerimiz gidiyor, olur dedikleriz olmuyor, hayaline bile katlanamadığımız onca acı hayatımızın en orta yerinde yer alıyor. Alışmak zamanın bir kumarı gibi. Katlandıkça artıyor.


Efnan: Zamanla acının dinmesini bekliyor insan. Ama o acı dindikçe kaybolacakmış gibi geliyor anılar, sesler, görüntüler hepsi birer birer yok olacakmış gibi. Unutmamak belki de unutmaya çalışmaktan daha iyidir.


Recai: insanın hayatına devam etmesi için bazı şeyler silinmeli, bazı anlar yok olmalı. Ama anılar her zaman var olmalı. Unuttuğunuzu sanırsınız ama unutmazsınız. Sadece üstüne yeni anılar anlar eklendikçe gölgede kalır geçmişiniz.


Efnan: Arkada kalan olmak ne de zormuş. Aslında önündekini takip etmek kolay görünür lakin önündeki gidince arkada kalanın durumu bir belirsizlik halini alıyor.


Recai: Bırakın bu sefer önünüzde ilerleyen, yolumu yolunuza çıkaran ben olayım. Bu yolda size eşlik edebilir miyim?


Efnan adımlarını yavaşlattı. Bu kelimeyi duymak için senelerdir bekliyordu. Ama bu kelimeyi duymak istediği kişi Recai bey miydi? Annesi de çok severdi Recai’yi. Recai’nin Efnan’ı sevdiğini bilirdi. Lakin Efnan’ın duygularından emin değildi. Efnan duygularını saklayan içe dönük bir hanımefendiydi. Efnan bugün anlamıştı Recai'yi sevdiğini. Kimseye söyleyemediği onca sözü Recai’ye bir çırpıda anlatmıştı.

Ne zaman gönlüne bir sıkıntı düşse Recai hissetmiş gibi yoluna çıkardı. Efnan’ın kendine dahi söylemediğini Recai sonunda söylemiş ve Efnan’ın aklını başına getirmişti. Şimdi bir yolda iki kişi yürümek mi yoksa iki ayrı yolda yürümek mi? Bu cevabı Efnan söyleyecekti. Ve Efnan yavaşça yüzünü Recai ye dönerek…


Efnan: Eşlik etmeye başladınız bile.


(Efnan hafifçe tebessüm etti ve yüzünü yoldan tarafa çevirerek yürümeye başladı.)


Recai duydukları karşısında bir iki saniye dondu kaldı. İçinden haykırmak geliyordu. Sonra kendine geldi ve Efnan’ın yanında ne bir adım gerisi ne ilerisindeydi. Tam yanında yavaş yavaş tebessüm ederek yürümeye devam etti. Sokak lambasından gelen ışıkların altında yavaş yavaş ilerleyerek gözden kayboldular.

Efnan kaybettiği sevginin yerini aratmayacak, acısını da sevincini de paylaşacağı yeni yol arkadaşını bulmuştu artık.



Kommentarer


bottom of page