İyi talih hep bizimle olsun isteriz, öyle değil mi? Gündüzün geceyi yenerek tabiata yeniden doğuşu yaşatmasıyla; dünyanın başına gelmiş en güzel talihi olan, 21 Aralık gecesi gibi bir talihten bahsediyorum size. Adına kurbanlar kesilmiş, adaklar adanmış, hediyeler sunulup kutlamalar yapılmış bir gece.
O gece, günlerin uzamaya başlamasıyla ruhlarımız kasvet zincirlerini koparıp, tabiatın dirilişiyle göğün altındaki gökkuşağına dönüşürmüş. Bu öyle bir geceymiş ki; sayısız kavmin takviminin öncüsü olmuş.
Derken, zaman ilerledikçe kültürler gelişip birbirini etkilemiş, yeniden doğuşu kutlamanın yanı sıra, geleneklere ezoterik bilgiler de eklenmiş.
Orta Asya’da kutlanan Nardugan; Eski Türk topluluklarında bu dönüşümden sonra şekillenmiş. Dünyaya derin kökler salmış ‘Hayat Ağacı’nın etrafına toplanan insanlar, dallarına çapıtlar bağlayarak iyi talihi çağrmış, kötü talihin de geceyle birlikte yenilgisini kutlamış. Onlar Ayaz Ata’nın torunlarıymış.
Gelenekler inisiyasyonla aktarılıp taşınmaya devam etmiş.Eski mısırda Tanrıça İsis’in yıldızı olan ‘Sirius’ parlamaya başlamış aynı gökyüzünde. Bu yıldız ezoterik öğretilerde kurt olarak sembolize edilirmiş. Eski Türklerde de Göğün Bekçisi, Göksel Kurt olarak anılmış zamanında. Yine, bu deniz mavisi ışıyan yıldızın görüldüğü gün, yeni yılın başlangıcı sayılmış, Eski Mısır’da.
Aynı dönemde Sirius’u, astrolojik olarak yorumlarsak, düşünme kapasitesi ve şuurla da ilişkilendirilebilirmiş. Bu yıldız insanlar arasında, genişlemek, büyümek ama kötüye kullanıldığında da yakıcı etkiye sahip olmasıyla da bilinirmiş. O karanlık gecede yeniden doğuş ve başlangıçlarla anılıp, törenlerle kutsanırmış Sirius.
Romalılara gelince, Julien takvimine geçer geçmez yılın ilk gününü Julius Caesar öncülüğünde kutlamışlar. Mistik Romalılarda tüm başlangıçların ve sonların Tanrısı olan janus, Romalılar’a ruhlarını dönüştürmek adına, adeta geçit kapısı sunarak,onları taçlandırırmış her yeni yılda. Hep birlikte eğlenirlerken yeni yıl kendilerine şans getirsin diye birlirlerine hediyeler verirlermiş. Ayrıca dönemin insanları, Roma’yı yöneten ileri gelenlere Strenia’nın ormanlarından mineçiçeği toplayarak, dallarından çay yapıp ikram ederlermiş.Bu inanışa göre içtikleri çay, ileri gelen yöneticilerine yeni yılda sağlık ve güç getirecekmiş.
Zamanla süregelen bu ritüeller ve yeniden doğuş yani ‘Başlangıç’ kabul edilen bu günler,dinlerin şekillenmesinden sonra ve toplumların birbirleriyle olan etkileşimleri sayesinde Ayaz Ata, Kök-Börü, Köpek Yıldızı, Bereket Tanrısı Talipinu,Sezer ve daha nicesiyle anılıp, yakın dönemimizde de Aziz Nicholas’ta yeniden vücut bulmuş.
Günümüze gelirsek; O günkü tabiriyle ‘Hayat Ağacı’ her yıl olduğu gibi yeni yılda yeniden süslenmeye devam ediyor. Geceleri ,Noel Baba hediyeleriyle gelecek diye şöminelerin ağzı açık bırakılıyor, insanlara hayallerinde ren geyiklerini uçurtan Muscarin mantarları, çam ağaçlarındaki yerlerini, kırmızı toplara bırakıyor bugün. Çocuklar Noel Baba kostümü giymiş amcalarla dans etmeye, yetişkinler ise yeni yılın şans getireceğine inanmaya devam ediyorlar.
Paganistik dönemden Şamanlara, Orta Asya’dan Mısır’a ve günümüzde de 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gecede yeni yıl, yine aynı amaç için kutlanmaya devam ediyor.
Gündüz geceyi yeniyor, Çam Ağacı’nın etrafında danslar ediliyor, kurumuş toprak su ile buluşup doğanın canlanmasına ortam hazırlıyor. Yeşerecek mahsüllerin, doğacak yeni hayvanların bolluk ve bereket getirmesi için dualar ediliyor.Yeni yılın iyi talih getirmesi için herkes birbirlerine hediyeler takdim ediyor. Kimisi kurutulmuş ot, kimisi pahalı parfümler, kimisi lezzetli yemişlerle taçlandırıyor karşısındakini. Yapılan ritüeller, edilen dualar, dilenen dilekler hep yeni gelecek güzellikler için oluyor. Kalpler ise; ‘’ Bu yıl talih bizimle olacak’’ inancıyla atıyor, Yeni yıl ruhu bu gece de bizlere şans dağıtmayı bekliyor. Nice mutlu yıllara…
Comments