Senden sen olmamanı isteyecekler. Sonra da sen, kendin olmadığın için maskelenmekle suçlanacaksın. Bu maske, içinde neyi nasıl yaşıyorsan dışarıya ya eksik ya da fazlaca sıkıştırılmış şekilde yansıtmanı sağlayacak.
Rolü veren onlar olmasına rağmen oynamakla suçlanacaksın. Yapay olduğunu iddia edecekler. Oysa kendileri gibi olmayanı dünyalarına katmadıkları gibi, bir dünya inşa etmene de müsaade etmeyen onlarken. Hiçbir zaman tam olamayacaksın. Hep bi' yarım, hep bi' yanın boşlukta olacak. Sonra o boşluğun aslında ümitlerin, hayallerin olduğunu anlayacaksın. Düştüğünde, tökezlediğinde, durduğunda bir el bile uzatmayacaklar. Sonra bir bakacaksın; düşüren de, çelmeyi takan da, durduran da aslında onlarmış. Bir de bunlar yetmezmiş gibi keyiflenip bir darbe daha vuracaklar. Hep "güçlü" olman için yaptıklarını söyleyecekler. Oysa ki temeli güç değil sevgi olan bir dünyaya gelmişken, sevgiyi itip yerine gücü koyan da onlarken. Sen basmakalıp hayatında, nefes alıp vererek gün doldururken onlar sendeki cevheri yavaş yavaş çürütüp kendilerine benzetmenin gururunu ömürlerince göğüslerinde altın madalya gibi taşıyacaklar.
Çalınan hayatlarının tekrar tamamlanması için onların da senden çalmaları gerektiğine inanıyorlar çünkü. Pes etmediğini, kendi kendini kaldırıp devam ettiğini gördüklerinde ise artık şüphesiz bir düşmansın.
"Onu kesin öyle, bunu kesin böyle yaptı." diye itham edecekler seni.
Ulaştığın her zaferde, emin attığın her adımda, başardığın her şeyde bir riya, bir torpil olduğunu düşünecekler. Çünkü kendilerince kurdukları bu küçük nefret dünyalarında yaptıkları hiçbir şey nedensiz, çıkarsız olmaz.
Anlayacaksın.
Kommentare