Sandalyesine oturup etrafına bakındı. Ne kadar zaman olmuştu şu küçük odadan çıkamayalı? İçerde bir yatak, masa ve geçemeyeceği kadar küçük bir pencereden başka bir şey yoktu. Bir de gecelerini aydınlatan ufak bir avize. Zaten hava almayan bu küçük oda, yılın bu zamanında çöken sis ile iyice havasız bir hale gelir, nefes almayı neredeyse imkânsız hale getirirdi. Zaten, diye düşündü bunların arasında. Ben zaten yıllardır nefes alamıyorum. Oturduğu sandalyeden yavaşça kalkıp sandalyeyi odanın ortasındaki küçük avizenin altına doğru ittirdi. Duraksadı, sandalyeye baktı. Yavaşça yatağına çöktü.
İnsan yüzü görmediği bunca yılda en çok o sandalyeyle konuşmuştu, en çok o arkadaşlık etmişti yalnızlığına. Şimdi ise, her şeye, her acıya, mutluluğa ve ihtimale son vermesinde bir aracı olacaktı o. Olsun, dedi kendi kendine. Sadık bir dost da böyle olmalıydı zaten. Pencereden dışarıya doğru döndü yavaşça. Sandalyeye bakmaya yüzü yoktu artık. Sisten dolayı çok bir şey göremese de etraftaki kocaman ağaçların siluetlerini seçebiliyordu. İlk zamanlarını düşündü o odadaki. Saatlerce pencereden dışarıya bakar, nerede olduğunu çözmeye çalışırdı. Pencereden çıkıp kaçabilmek için kilo vermeye hazırdı o zamanlar fakat zaman geçtikçe hiçliğin ortasında olduğuna ikna olmuştu. Nasıl olsa bir yere gidemezdi ve kaçamayınca, onlar tekrar gelirlerdi. Onlar… Yıllar, çok uzun yıllar önce onu bu odaya kapatan, zaman içinde sadece havalandırma boşluğundan seslerini duyduğu iki ses. Kimdi onlar? Bilmiyordu. Onu neden buraya kapatmışlardı? Bilmiyordu ama bunu hangi sebepten yapmış olurlarsa olsunlar, onlara minnettardı. Zorla veya tesadüfen de olsa onlar, onu buraya kapatarak dışarının kötülüğünden korumuşlardı, dünyanın kötülüğünden... Onları ne kadar ilahlaştırdığının farkında olmadan sadece onlara ne kadar borçlu olduğunu düşündü. Yatağından kalktı, tamamen açmış olduğu ışığı kısarken ensesinde bir rüzgâr hissetti. Olamaz, diye geçirdi içinden. Rüzgâr sisi dağıtır. Bu gece rüzgâr olamaz. Sakince arkasını döndü pencereden sisi kontrol etmek için. Sandalye görüşüne girdiği an, kol kısmına konmuş, geceden daha karanlık kargayı gördü.
Verdiği kararın ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha fark etti. O bu havasız odada, zaten yıllardır nefes alamıyordu.
beğendim