‘’Daha büyük değil, daha iyi inşa etmek’’
Tiny House akımı, şehir hayatından sıkılan, daha ekonomik yaşamak isteyen ya da bir yere sabit kalarak hayatını sürdürmek istemeyen insanlara göre bir akım. İlk olarak 2008 Ekonomik krizinin (Mortgage Krizi) bir uzantısı olarak ortaya çıkmış ve kriz döneminde gelişmiş Batı ülkelerinde yaşayan bazı insanlar ‘’daha küçük evlerde, daha az masrafla ve çevreye daha az zarar vererek yaşama’’ fikrini ortaya atmış. Bu kriz hakkında sayısız makale yazılabilir fakat Tiny House üzerine doğrudan etkisine bakacak olursak; sebebinin emlak piyasası üzerine verilen düşük faizler ve bu sebeple emlak piyasasındaki suni artış olduğu söylenebilir. İnsanlar geciken krediler, ödenemeyen borçlar ve gereksiz alanlardan kurtulmak istiyor. Tüm bu negativitenin oluşturduğu sonuçlar kendini öyle güzel bir yeniliğe bırakıyor ki Tiny Houseların artıları saymakla bitmiyor.
Sırayla bu artıları saymaya başlayacak olursak aklımıza ilk olarak minimalizm ve geri dönüşüm bağlantısı geliyor. Buna ek olarak Tiny House akımını takip eden evler hem ekonomik hem de çevreci bir seçenek olduğu için sürdürülebilir yaşamı teşvik etmekle birlikte deprem açısından düşünüldüğünde de güven veren bir opsiyon olarak karşımıza çıkıyor. En önemli özellikleri ise bu evlerin taşınabilir olması. Arabanızın arkasına bağlayarak istediğiniz yere gidebilir ya da kendi arazinizde sabitleyebilirsiniz. Üstelik yaşamak için gerekli olan her şeyi içinde bulabilirsiniz. Bu minik evler genellikle özel istekler dışında bir uyku alanı, bir ıslak hacim alanı (banyo) ve ortak yaşam alanı ile genellikle ona bağlı bir mutfak barındırıyor. Buna ek olarak, alanı 10-30 metrekare arasında değişen evler size istediğiniz konforu sağlamakta yetiyor da artıyor bile.
Peki Prensipleri Nasıl İşliyor?
Bu evlerin son zamanlarda tekerlekli olanları da mevcut hale geldi ve karavan ruhsatlı olarak biliniyorlar. Bu durum 2.0 ve üzeri hacimli motora sahip herhangi bir araç ile evinizi karavan olarak da kullanmanıza olanak sağlıyor. Güvenlik açısından 4-8 metre arasında olanlar taşınmaya daha elverişli oluyor. Ufak da olsa bir asma tavana da olanak sağlıyor ve böylece kullanıcıya daha fazla yer açılıyor.
Tiny House’un bir başka somut artısı ise mutfak evyesi, tuvalet ve yatak kısımları evinizde kullandığınızla aynı kalitede ve ağırlıkta tasarlanabiliyor. Fakat isteğe ve kullanım alanınıza göre bu mutfak ve banyo vitrifiye ürünlerinde alandan tasarruf için küçültmelere de gidilebiliyor. Üstelik arzu ederseniz küçük eviniz klima, bulaşık makinesi fırın gibi konfor unsurlarını da içinde barındırıyor. “Ben doğanın göbeğinde bile olsam konforumdan taviz veremem.” diyenler için ideal bir kombinasyon. Ayrıca Tiny House’lar ilk bakışta yazın kullanılacak bir araç gibi algılansa da güçlü izolasyonları ve iklimlendirme donanımları ile kışın da kullanıma uygun hale getirilebiliyor. Bütün bunlar etkili avantajlar olsa da insanın aklına ‘’Peki bu aletlerin altyapısı nasıl sağlanıyor?” sorusu geliyor.
Eğer sabit bir Tiny House tercih edecekseniz, şehrin genel elektrik ve su şebekesine bağlı olarak kullanımları oldukça yaygın. Bununla beraber Tiny House’larda opsiyonel donanım paketine bağlı olarak kendi kendine yetme özelliği de bulunuyor. Kendi kendine yeten Tiny House’larda güneş paneli sistemi, lityum pil enerji depolama, kompost tuvalet (Atık maddelerden gübre üretimi sağlayan bir tuvalet), oluşan gri suyun sulama için yeniden kullanılması gibi özellikler bulunuyor. Bu özellikler sayesinde şebekeden bağımsız kendi kendine yetebilen sistemler de Tiny House’larda kendine yer bulabiliyor. Bütün bu bilgiler ışığında siz de artık kendi Tiny House arayışınıza girebilirsiniz. Hayalinizdeki ev neden bir Tiny House olmasın…
Comments