Apple kuran ve dünyanın en değerli markası haline getiren Steve Jobs, mülakatlarda nasıl biri? İşe alacağı kişilerde ne gibi özellikler arıyor? Mülakatlarda nasıl sorular soruyor? Nasıl çalışıyor? Kimlerden ilham alıyor?
Steve Jobs, Microsoft'un kurucu Bill Gates'ten çok farklı bir çalışma prensibine sahipti. Birbirine rakip olan ve sürekli tartışan ikilinin (Steve Job'un hastalık döneminde barışan ve sonradan dost olan ikili, ilerde birbirine övgü dolu sözler iletirler.) çalışma şekilleri de birbirinden son derece farklıydı. Bill Gates'in meşhur sözü olan "Daima tembel insanları işe alırım çünkü tembel insanlar en zor işleri en kısa yoldan yapan insanlardır" felsefesi Steve için geçerli değildi. Steve Jobs bu mantıktan çok uzaktı. İşine kendini adayan, çalışkan insanlarla çalışmak isterdi. Apple'nın Ceo'su olan Jobs, Ceo olarak çalıştığı dönemlerde mülakatları İnsan Kaynakları Uzmanı yerine kendi yapardı.
Yanlış kişiyi işe almayın diyen Jobs, “Ne diyebilirim ki? Yanlış kişiyi işe aldım ve 10 yıl boyunca emek verdiğim her şeyi berbat etti.” dedi . Mülakatlarda bazen iş dışında sorulmaması gereken soruları da sorarak tahammül sınırını zorlardı. Görüşmeye gelen bir adaya cinsel hayatı hakkında soru sorunca o dönem herkes Steve Jobs'un haddini aştığını, mülakatlarda bu tip sorular sormaması gerektiğini ifade etmiştir.
Steve Jobs işe alacağı kişileri diğer şirketlerin tersine ne yapacağını söylemez iş tanımı da yapmazdı. "Bu pozisyon için bize ne önerirsin? Ne yapılmalı?" diye sorardı. Steve Jobs'un kitaplara konu, dergilere kapak olan meşhur sözü buradan gelir. "Zeki insanları işe alıp sonra onlara ne yapacaklarını söylemek mantıklı gelmiyor. Biz, zeki insanları işe alırız ki onlar bize ne yapacağımızı söylesinler." diyerek bu konudaki fikrini net bir şekilde ortaya koyar.
Apple'ı dünyanın en değerli markası haline getiren Jobs, büyük bir ekip ile çalışmayı sevmezdi. Ona göre birbirinden ve yapılan işten haberdar küçük bir ekip ile çalışmak gerçek başarıyı getirirdi. Bu yüzden Apple az kişiyle çalışan büyük firmalar arasında yer alır.
Steve Jobs için önemli olan bir diğer konu ise çalışma ortamıydı. Apple çalışma ofisi akademik eğitim gerçekleştiren üniversite kampüslerine benzerdi. Çalışanların rahat etmesi, öğrenmesi ve gelişmesi için gerekli tüm ortam Apple ofisinde bulunur.
Steve Jobs için neredeyse günün 24 saati çalışan biriydi demek sanırım yanlış olmaz. Mesai kavramına çok sıcak bakmasa da aklına bir şey takıldığı zaman hemen çalışanların mail atardı ama asla aramazdı. Sadece mailine hemen geri dönüş sağlandığında iş konuşmaya başlardı.
Hayat boyu başarıdan başarıya koşan Jobs'un tabii ki talihsiz dönemleri de oldu. Genel olarak "Ben şanslıydım" diyen Steve, hayatının en zor dönemini Apple'dan kovulduğu zamanlar olduğunu sık sık dile getirir. Hayatımın en kötü dönemi, dediği o zamanlarda aşık olduğu kadınla tanışması Steve'nin gerçekten şanslı olduğunu gösterir. Apple'dan kovulduğu ve uzak kaldığı dönemlerde Jobs, evlenir ve baba olur.
Bu evlilik ve baba olma duygusu (aslında daha önceden lisedeki sevgilisinden bir kızı olan Jobs, başlarda bu çocuğu kabul etmez ama sonra buzlar erir ve kızını kabul eder. Fakat babalık duygusunu gerçek anlamda ikinci çocuğunda hisseder) Steve Jobs'u değiştirir. Eşiyle tanıştığı dönemlerde kendine şöyle der: "Bugün hayatımın son günü olsaydı, ne yapardım ya da ne yapmayı tercih ederdim?" Sonrasında hayatındaki tüm seçimlerini bu ilke üzerinden ilerletir ve kararlarını buna göre vermeye başlar. Hatta eşiyle tanıştığı ve çıkacakları ilk buluşma da önce işim var 'buluşmayalım' der, hemen sonra 'bugün hayatımın son günü olsaydı işe mi gider yoksa onunla (eşinden bahseder) yemek mi yerdim?' diye sorar ve hemen teklifi kabul eder.
Jobs hippi tarzı giyinen, saçları dağınık, ofise gelen plaza ortamından ve kurumsallıktan uzak bir dış görünüşe sahipti. Apple'ın giderek değer kazanması Jobs'un giyim stilini de etkiler. Jean üzeri balıkçı yaka kazaklar tercih eden Steve, tam olarak plaza hayatına hala uygun olmasa da sade stiliyle beğeni toplar.
Mülakatlarda aday ağlattığı, toplantı terk ettiği de oldu. İş konusunda sert mizaçlı olan Jobs, uzun uzun sunum dosyalarını da gereksiz bulurdu. Zamanın önemli olduğu belirten Jobs, bu yüzden yeni bir fikir bulunca onu direkt söyleyen, uzatmayan kişilerle çalışmayı tercih ederdi.
Hozzászólások