“Sevmek ne uzun kelime” diyor ya şair, haklıydı. Sevmek aslında birini olduğu gibi kabul etmek, içine almaktı. Her şeyiyle içinde var oluşunu seyretmekti, parmak uçlarına bile dokunmaya kıyamamaktı. Nefesini nefesinde hissetmek değil de aynı şehirde nefes almaktı. Uzaktan, çok uzaktan izlemek gülüşünü, sesini çok uzaktan duymaktı. Karşısına geçip de seni seviyorum demek değil de susmaktı, öyle susmak. Bazen bir bakışı, bazen bir gülüşü, bazen de bir nefes alışı susmaktı.
Ve sevmek aslında tene dokunmak değil de yüreğe dokunmaktı. Yüreğinde bıraktığı parmak izlerini hissetmekti. “ Aşk çiftleşmek değil de tekleşmektir. “ diyor ya şair, öyleydi işte. Kalbine almaktı bir insanı, kalbinde büyütmek, kalbinde öldürmek ve içine gömmekti. Karşındakinin kalbini kırmamaktı sevmek, karşılık beklememekti, kazanmaya korkmaktı biraz da. İki kişi birbirine aynı anda aynı şeyleri hissederse mucize olur, biri karşılık beklemeden acıyı da severse işte o zaman “sevmek” olur. Çünkü sevmek saflıktır ve siz saflığınızı “seni seviyorum” dediğiniz yüzlerin tenine dokunarak kaybettiniz. Oysa Sevda bir insanı saç uçlarından tırnak uçlarına kadar dokunmadan susarak kaybetmektir.
Comentarios