top of page
Dilara Aksoy

Sakız Gibi


 

Unutulmalısın mesela; ihtimal dahilinde bile bir sevda olamazsın. Üstüm o kadar çok açık kaldı ki aşka, bu hastalığı yeni bir hastalıkla iyileştiremem, yorgunum... Kalbimin namus bekçisi öldü, elalemin dilinde hiç susmayan acılı bir dedikodu oldu kalbim.

Hayallerin arabasından çoktan indim ben, gözüm yaşlı. Kimi sevdiysem ve kim tarafından hiç sevilmediysem ona açtım şemsiyemi; o ıslanmadan ben sele kapıldım. Yine ağlıyorum işte, eski acıların rüzgarı vuruyor kalbime. Amansız şarkıların parodi kirpikleri ıslanıyor benden önce, hızlıca iniyor sol gözümden aşağı. Meğer; ‘bir’mişiz.

Kime tamam dese kalbim, onda noksan kaldım. Tam değildi ama hiç yok da değildi bence sevda. Olmamışların rüya kelebekleri gibi kondum alnıma, bir çırpıda alın yazım silindi aşka. Bu gece de duvarlar eşlik ediyor, sol bacağımdan öpüyor biri, öteki omzumu ovuyor. Biliyor, her yalnızlığın boynu bükülür tutulur. Duvarlar bu gece de anlıyor beni.

Yapamam, artık bu duraklarda hangi yolculuğu tamamlamaya kalkarsa aşk bende; kabul edip ön koltuğuna oturamam. Yaralı var, kırık kalbinin lekeli camından gözyaşları buhar olup etrafa kör ediyor.

Ben... Sevilmeyi bilmeyen...

Ötekiler... Sevilip sevmeyenler...

Bir denizin kucağına otursam teknesi batar.

Kimse yok ki bana ağlayan...

Hayaller bulutundan düşüp öldüm ben; birinin yastığında kaldı umudum; ötekinin nefretinden örgü ördü sevda. İki ters bir düz ayrıldım mutluluktan. Kimse yok ki bana ağlayan...

Mutluluk zifiri şimdi, korkuyorum. Yutkunma sesim duyuluyor yakından, boğazımın hadsiz sessizliği bozuluyor. Burada olduğumu yine anlamadı sevda.

Kaç teneke bal çaldım, kaç arıya kondu acım; iğnesi benden merhametliydi öyle dedi falcım. Hissetmedim hiçbir sancı.

Buket çiçek gibi sevgi gönlü kabaran bir avare dört döndü başımda, sevilmeyen o kız bendim denize karşı.

Yokum, mısır patlatıp sessiz sinema oynatmasın aşk. Konuşarak gidebilirim ben.

Hiç olmadığım o yabancılardan.

Yaban treni 02.18’de kalkıyor işte şimdi tam vakti.

Güzelliğime hicran dolu günleri bir müziğin kısık sesi gibi tattırdı, yolculuk yapmak bile namümkün.

Yarın da bulutlu. Gökyüzüne gözüm değmesin, güneşin olmadığı yerde doğmaz umutlar. Yakamoz misafirliğe gitmiş bulutlarımdan. Ay, dolunun boşluğunda bir dolunay olmuş.

Sevmeyin peki tamam; harflerime değmesin kolunuz bacağınız. Namuslu, çok namuslu. Gözyaşım gibi çabuk kurur, tükenir kalemde bile tükenmez bir başkalığı vardır. Ruh eşim parkesinde mutluluk pozu veriyor, saatiyle beni arıyor. Ben güz dönümü o; yazda ayaz mirasyedisi... buluşamadık. Efkar modu açık kalmış aşkın ıstırabına içirdi bir sigara, oysa kalbim kaça sattıysa kendini orada bir ayyaş orada bir süt çocuğu karmaşası... Denge istasyonlarında hemşiresi tansiyon ölçer.

Demem o ki; sevilmeyenin muhabbeti uzadı. Kes gitsin tıraşı. Yapamam.

Sevmek bir bahaneyle uğrasa ben bir daha “merhaba ömrüm” diyemem.


Dilara AKSOY


 

コメント


bottom of page