top of page

New Look Moda Akımının Yaratıcısı: CHRISTION DIOR



20. Yüzyıla damgasını vuran tarzıyla dünyanın önde gelen moda evlerinden birinin kurucusu olan Fransız tasarımcı Christian Dior, 1905 yılında Fransa’da doğmuş, günümüzde Christian Dior Müzesi olarak işletilen bir evde büyümüştür. Geçimini gübre üretiminden sağlayan ailesi, onun eğitim alarak diplomat olmasını istiyordu. Fakat Christian Dior daha çok modayla ilgileniyordu. Christian bütün zamanını aralarında Jean Cocteau, Max Jacob, Salvador Dalí, ve Christian Bérard gibi ünlü isimlerin de olduğu sanatçı arkadaşları ile geçiriyordu.


Para kazanmak için yaptığı eskizleri 10 sentten sattı ve okulu bırakarak babasından aldığı bir miktar parayla 1928‘de Pablo Picasso benzeri sanatsal çalışmalar satan bir sanat galerisi açtı. Ne yazık ki, 1931 yılında dünyada patlak veren ekonomik kriz neticesinde babasının işini kaybetmesi sonucu yaşadıkları mali krizden sonra Dior, galerisini kapatmak zorunda kaldı. Christian için her şey tepe taklak olmuştu. Apartman dairesini de kaybeden Dior beş parasız kalmış, bir arkadaşının evinde yerde uyumaya başlamış, bu sağlıksız yaşam tarzının da etkisiyle tüberküloza yakalanmış, hastalıktan kurtulması ise bir sene kadar sürmüştü.


Bu dönemde, ilk önce Le Figaro dergisine şapka modelleri çizerek ve daha sonra Paris'in moda evlerine eskizler çizerek geçimini sağladı.


1930’lu yıllarda Robert Piguet ile çalıştı. 1942 yılında da baş tasarımcılığını yaptığı Lucien Lelong moda evinde çalışmaya başladı. 2. Dünya savaşı yıllarında Christian Dior, Nazi subaylarının eşlerini ve Fransızları giydiriyordu. 1946 yılında dönemin büyük iş adamlarından pamuklu kumaş üreticisi olan Marcel Boussac’ın desteğiyle Christian Dior kendi modaevini kurdu.


1947 yılının Ocak ayında taç yaprakları anlamına gelen “Corolle” -Tam anlamıyla adını botanik bir terim olan korolla'dan aldı.- adlı ilk koleksiyonunu sundu. Defile sonrasında Vogue dergisinin genel yayın yönetmeni, derginin kapağındaki Your dress have a new-look” yorumuyla “new lookakımı isimlendirilmiş ve başlatmış oldu. Christian Dior tasarımları 1940’lı yıllarda savaşın etkisiyle oluşan kapalı ve erkeksi modanın aksine daha seksi tasarımlardan oluşuyordu. Şekil ve silüetlerde usta olan Christian Dior, tasarımları için şöyle demişti:

Ben çiçek kadını tasarladım.”

Dior tasarımları ağırlıklı olarak pamuklu bezlerden yapılan sert büstiyer stilindeki korsajlardan, ince belli korse ve jüponlardan oluşmaktaydı. Tasarımlar belden aşağı genişleyerek inen, kıvrımlı, baldırlarda ya da bileklerde biten güzel bir silüet oluşturuyordu. İçinde bulunulan dönemde, kısıtlı kumaşlarla üretilmiş, katı kesimlere alışık, gözlere değişik gelse de aslında uzun etekleri aşağıya doğru bollanan, ince belli, dar omuzlu bu kesim bir çok tarihi referansı içinde barındırıyordu. Son derece bol ve rahat duran etekler, aslında o kadar fazla kumaş kullanarak yapılmıştı ki, bir kişinin eline alıp kaldırması dahi çok zordu. Omuzlar dardı, ve ince belli silüetin yaratılması için giysilerin altına bir korse giyilmesi gerekiyordu. Bu açılardan bu “yeni” silüet, en çok 19. yüzyılın ortalarını anımsatıyordu. Bu estetik, gittikçe kısalan etek boyları ve rahatlaşan kesimlerle karşılaştırıldığında Dior'un bu kısıtlayıcı kesimi, kadınların özgürlüğüne karşı bir saldırı olarak algılanarak çok tepki toplamıştı. Bilhassa, rahatlık ve sadeliğin moda dünyasındaki sembolü konumunda olan Coco Chanel‘in “New Look” estetiğine etmediği laf kalmamıştı.


“New Look” yani “Yeni Görünüş” olarak isimlendirilen ve Christian Dior’un yarattığı akım, kadın kıyafetlerinde devrim yaptı ve savaş sonrasında 1950’li yıllarda Paris’i yeniden modanın merkezi haline getirdi.


Başlarda sadece couture tasarımlarla işe başlayan Dior, gelecek yıllarda aksesuarlara, parfümlere, güzellik ürünlerine ve daha ulaşılabilir hazır giyim koleksiyonlarına yöneldi. Yola çıkış amacı kadınların giyim tarzını yeniden şekillendirmek olan Christian Dior’un başlattığı yeni çağın sundukları, kendisinden sonra gelen tüm kreatif direktörler tarafından katlanarak çoğaldı.



Christian Dior’un, Dior markasıyla hala varlığını sürdüren mirası, modern moda dünyasında lüksün tekrar tanımlaması olmuştu. Fakat, moda dünyasına bıraktığı tek miras tasarım estetiği değil, aynı zamanda bir iş alanı olarak modaya yaklaşımı da olmuştu. Dior, savaş sonrasında dönüşmekte olan moda sektörünün ipuçlarını yakalamış, pazarlamanın önemini tam olarak kavrayan ilk tasarımcı olmuş, New York ve Londra’ya mağazalar açarak, günümüzde hala birçok markanın izinden yürüdüğü bir örnek haline gelmişti. Öyle ki Dior ismi, halen ilk koleksiyonunun yarattığı lüks hissiyle özdeştir.


Christian Dior, 23 Ekim 1957'de İtalya'nın Montecatini Terme kentindeki tatili sırasında kalp krizi neticesinde ölmüştür. Boğazına takılan bir balık kılçığının yol açtığı kalp krizine bağlı olarak hayatını kaybettiği de iddia edilmiştir. The Times dergisi Dior'un ölümüne ilişkin haberinde, iskambil oynarken kalp krizi geçirdiğini belirtir. Şimdiye kadar bu iddialarını doğrulayacak bir tanık veya delil bulunamamıştır.


Comments


bottom of page