Müzikal seslerin ve melodilerin insan üzerindeki psikolojik ve fizyolojik etkilerine göre ayarlanarak düzenli yöntemlerle yapılan söz konusu tedavi şekline "Müzikle Tedavi" denilmektedir.
Müzik, halk arasındaki anlayışa göre genellikle bir eğlence aracı olarak algılanmaktadır. Oysaki müzik, duygu ve düşünceleri seslerle anlatan ya da sesleri düzen ve estetik anlayış içerisinde ifade eden bir sanattır. Müziğin bu özelliği ile sadece bir eğlence aracı olmadığı, insanın ruh, duygu ve düşünce dünyasını da yansıtan bir kavram olduğunun anlaşılması, müziğin insanlar üzerindeki etkileri konusunda birçok bilimsel araştırmaya olanak sağlamıştır.
Yapılan araştırmalar sonucunda müziğin, öğrencilerin ifade yeteneğini geliştirdiği, estetik ve yapıcı düşünme kapasitesini ve akademik performansını arttırdığı, çocuklara daha hızlı okuma yazma yeteneği kazandırdığı ve öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimlerini kolaylaştırdığı aynı zamanda tıp bilimindeki birçok alanla da ilişkisi olduğu, hatta kullanıldığı bilinmektedir.
Ayrıca müziğin insanlar üzerindeki etkileri ise yadsınamayacak kadar fazladır. Psikolojik etkilerinin yanı sıra fizyolojik etkileri olduğunu belirttiğimiz müziğin, birinci derecede duygulara yapmış olduğu etki yanında, müziğin fizyolojik etkilerinden dolayı beraberinde oluşturduğu psikolojik etkiden de söz edilebilir.
Birey, kendi kültürünün müziğinden daha çok etkilenmektedir. Çünkü toplumların sosyal ve kültürel yapıları aldıkları eğitim tarzları da bunu belirler.
Belirli müzik aletleri sinir sistemimizi kesin olarak etkilemektedir. Yüksek veya alçak sesler sinirsel gerilim veya gevşemeye etki ederken, aşırı hız veya ses yoğunluğu sinirlerin aşırı uyarılmasına neden olarak fiziksel ağrılı bir durum oluşturmaktadır. Örnek vermek gerekirse Rus doktor Dogiel 1880 yılında Almanya'da yaptığı bir uygulamada; çıkan sesin yüksekliğine, şiddetine ve aynı zamanda çalgının çeşidine göre kan dolaşımında değişikliklerin meydana geldiğini saptamıştır. Çıkan sonuç şu şekildedir:
Müzik, insanda ve hayvanda kan dolaşımı üzerine etki eder.
Müziğin etkisi sonucunda kan basıncı, aralıklarla, yükselme ve alçalma yapar.
Müzik ve ıslık sesi, insanlar ve hayvanlardaki kalp kasılmalarının iyileşmesine neden olur.
Kan dolaşımının değişikliği sesin yüksekliğine ve şiddetine bağlıdır.
Ayrıca müzikle tedavinin depresyonu azalttığı yönündeki çalışmalarda birçok hastaya umut olmuştur. Acı veren durumlarda stresi azaltmaya yönelik olarak, sağ beyin ön bölgesinin aktivasyonunda artma olduğu gözlenmiş. Öte yandan haz veren olaylar karşısında sol beyin ön bölgesinin aktivasyonu artmaktadır. Yapılan başka bir araştırmada ise, hareketli ritimlerin ve majör makamların sol beyin ön bölgesi aktivasyonunu arttırdığı, dolayısıyla hazza yönelme, mutlu olma duygusunu uyandırdığı tespit edilmiştir. Hızlı ritimlerin, sol beyin aktivasyonunu arttırdığı ve kişide coşku duygusu uyandırdığı tespit edilmiştir. Bu durumda uygun melodik dizilerin ve hızlı ritimlerin kullanılması, depresyondaki kişinin haz alma, kederden kaçma duygularını arttırması bakımından tavsiye edilmektedir.
Açıkçası bugün elimizde daha gelişmiş bir teknoloji ve imkanların olması sebebiyle bilimi ve sanatı buluşturup daha etkin tedavi yöntemleriyle bir çok insanla buluşabilmesini gönülden isterim.
Komentar