top of page
Writer's pictureBerk Ünlü

Mutsuz Şehrin Gri Gölgeleri

Gölge bir insan mı? Yoksa ışıkları engelleyen şehrin tamamı mı? Mutsuzluktan katılaşmış

renklerin insani halleri mi? İnsan arıyor demek ki mutsuzluğunun içindeki gerçeklikleri. Aramak zorunda hissediyor da olabilir kendini. Umutsuzluk da içermek zorunda olan bir mutsuzluk. Kifayetsizliğinin övüldüğü yerde kalan insanların hikayesi aynı zamanda. Bir sokak lambasının

altında ölmeyi bekleyen düşünceli insanın gölgesi de. Lambanın ışığı sisler ve dumanlarla karışmış halde. Gölgeyi sevenler sadece ölmeyi bekliyorlar burada. Kendisini güzel zannedenlerin hayal kırıklıkları da var biraz. Biraz da gün ışığının aldattığı insanların hüzünleri. Tarif edilmeyi bekliyorlar. Gölgenin ismi olur mu? Eğer şehir mutsuzsa olur. Gece lambasında rüyalarını bekleyen insanların hayatları da mutsuz olur şehirlerin gölgeleri de. Neden oradan kaçmadığını kendine sorarak hayatına devam edebilirsin.

Bir acıma duygusu mu var içimde gri gölgelere karşı? Herkesin bildiği ama kimsenin olmak istemediği kişinin kifayetsizliğinin verdiği acı var. Duyumsuzlaşmış bir kaybedenin ruhu da olmak var aynı hayatta. Saklanıyorlar şehrin içine. Gri gölgelere ve duvarlara. İsim isim kayboluyorlar sonra. Hatırlanan yaşantılar hangi gölgelerin ışık oyunları? İsimsizlerin ve ölümsüzlerin anlayabileceği durumlar sanki bunlar. Üzerine bir yorum getirilen ölümün sessiz bekleyenleri. Şehir gittikçe daha da boğucu oluyor böylelikle değil mi? Uzaklaştığın yerlere daha da yaklaştığın zamanlarda üstelik. Tek tek say tüm mutsuzluklarını bu gölgelerin üzerine.


Mutsuzun üzüleni değilim. Öyle olmak da istemiyorum. Gri gölgelerin yansımaları da değilim. Olmadım. Olmayacağım. Umutsuz da değil miyim? Kifayetsizler bunun cevabını bilemezler. Kendi hayatlarının yanıtları bile onlarda değil. Akşamlaşan günün suçluları da olmadıklarını iddia ediyorlar. Her şeyi çözdüklerini de iddia ediyorlar. Sevmediklerini ve asla sevmeyeceklerini de. Mutsuzluk savaşlarında en önde yer alacaklarını iddia etmeyi ise seviyorlar. Onlar için üzülmüyorum. Onlar için üzülmemek istiyorum. Garipsenmeyecek kadar kesin olduğunu düşünüyorum bunun. Kendinden vazgeçmiş insanı ben mi kovalayacağım? Bir de bunu iyi hayat diye sunmasınlar. Başkalarına bu kötülüğü yapmasınlar. Onlardan etkilenen ve hayatları umutsuzluk çukurunda kaybolmaya yüz tutan çocukların hayatlarının masumiyetleri var. Bu masumiyetlerde herkesin biraz sorumluluğu var.


Hala sokak lambalarının altında bekliyor çoğu. Doğru söylüyorum onlara kifayetsizler diyerek. Savunsunlar öyleyse kendilerini. Onların savunmaları başkalarının hayatlarını silikleştirmek. Öç alıyorlar. Tüm acıları için yaptıklarını gizleyerek öç alıyorlar. Bunları kahramanlaştıranlar da var. Bitmiş kahramanlar. Bitmek istedikleri için bitmiş kahramanlar. Bakalım hangi kahramanın kılıcı daha keskin?


Hangi kahraman ölümsüz olmak istemez? Kaybeden kahramanın dünyalarının gizli boyutlarında var cevaplar demek istiyorum içimden. Bunları anlatacak kelimeleri seçiyorum derinden. İçimden önüme çıkanlarla devam ediyorum kendime konuşmaya. Ben de mi geçmeliyim bir sokak lambasının altına? Ben de mi isli bir gece beklemeliyim öylece? Kifayetsizlik benim için nerede?


Şehrin mutsuzluğundan kifayetsizler mi sorumlu olsun istersiniz? Bir boyutta kaybolan gölgeler kadar sorumluluk taşıyorlar. Kimse kendi kaybolmasından sorumlu değildir, değil mi? Yarın gündüz yine gelecek ama sokak lambasının altı her zaman karanlıktır. Bu karanlığı isteyenlerin bitkin ruhları vardır içinde. Haksızlık yapmamak lazım kimseye.

Ben gölgeleri adlandırıyorum. Şehir ise herkesi reddediyor. Bununla yaşamak zorunda kalanlar, en son olarak sokak lambalarının altındaki umutsuzluklarına sarılıyorlar. Pis bir ışık ve isli günahlar altında kalmış bir şehir burası. Kaç şehir daha kaldı ki böyle? Hala hepsi mi yoksa?


Şehirlerin genç ölen ruhları. Onlar için başka şanslar var. Gölgenin altından kaçabilirler. Yarınki belirsizlik ise ruhun gerçek ölümü müdür?






Comments


bottom of page