Türk edebiyatının yazı makinesi lakabıyla tanınan yazarından yani Ahmet Midhat’tan ilham alarak bu yazımı yazıyorum. Türk edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Yazı makinesi lakabını ise gerçekten hak etmiş bir yazarımızdır. Sayılamayacak kadar eser bırakmıştır gerisinde.
Stefan Zweig ise Modern Klasiklerin oluşumunda öncülük etmiş bir yazardır. Eğer Modern Klasikleri okumaya başlayacaksanız Zweig’in eserlerinden başlamanızı öneririm. Zweig, öykü yazarı olmakla birlikte birçok alanda da eser yayımlamıştır.
Herhangi bir kitabevine girdiğinizde karşınıza ilk çıkan ve en çok okunana eser Satranç olmakla beraber ‘Klasik edebiyat okuyayım ama çok ağır olmasın.’ dediğinizde ise karşınıza Zweig çıkmaktadır. Kendisi bizim Midhat gibi çok fazla eser bırakmakla birlikte bazı şeylere öncülük etmiştir.
Stefan Zweig’ın eserleri adeta hap niteliğindedir. Hangi eserini okursanız okuyun bir sonraki eseri almak için kendinizi Modern Klasikler bölümünde buluyorsunuz. Zweig, eserlerinde olabildiğince sade, açık, akıcı bir dil kullanmakla birlikte olay örgüleri, tip ve karakter analizleri de bir o kadar ince elenmiş sık dokunmuştur. Eserlerinde yer alan olaylar, konular asla başka bir yazarı ve eseri taklit değil, inanılmaz bir hayal gücüne dayanmaktadır. Erkek bir yazar olmasına rağmen kadın gözünden, duygu durumlarından o kadar muhteşem bahsetmiştir ki yazarın erkek olduğuna şaşırıp kalmamak elde değil adeta! Başka şaşıracağınız noktası ise hayal gücünün inanılmaz derecede geniş olması. Eserlerini okumaya başladığımızda betimlemeleri o kadar kuvvetli ki en ufak ayrıntılar bile zihnimizde hemen canlanıveriyor resmen. Eseri bitirdiğiniz de ise aklınızda asla olayları, kişileri, mekânları, zamanı bağdaştıramama sorunu yaşamıyorsunuz.
Bu kadar çok eser yazması ve eserlerinde asla tekrara düşmemesi Zweig’ın gerçek bir yazı makinesi olduğunun kanıtıdır.
Comentários