Merhaba Permagazine takipçileri. Hayatımızın çoğu yerinde yer alan bir kavram olan "Kültür" ün ne anlama geldiğini derinlemesine öğrenmek ister miydiniz? Haydi gelin o zaman bir bakalım bu "Kültür" neymiş.
Kültür, insanı öteki yaratıklardan ayıran, dolayısıyla da yalnızca insana vergi olan bir özelliktir. En ilkel topluluklardan başlayarak en gelişmiş insan topluluklarına varıncaya kadar, bütün toplumların kendilerine göre birer kültürlerinin bulunduğu inkâr kabul etmez bir gerçektir. Ne var ki, toplumların hayat karşısındaki tutum ve davranışları birbirinden farklı olduğu, yaşayışlarında, eğitim ve düşünce tarzlarında, yaratıcılıklarında birbirini tutmayan başkalıklar bulunduğu için, bu başkalıklar, kültürleri toplumdan topluma değişik ve çeşitli yapılarda karşımıza çıkarmıştır. Bir kültür için vazgeçilmez önem taşıyan öğeler, başka bir kültür için önemsiz sayılabilir. Toplumların ve dünyadaki milletlerin mozaik hâlindeki farklı görünümleri de genellikle kültür yapılarındaki bu farklılıktan kaynaklanmaktadır.
Kültür, toplumdan topluma ayırıcı bir nitelik taşıdığı hâlde, aynı toplum içinde, fertleri birbiri ile kaynaştıran ve uyumlu kılan bir niteliğe sahiptir. Bu anlamdaki kültürün ne olduğu konusunda bugüne kadar derinlemesine araştırmalar yapılmıştır. Taylor, VViesler, Sapir, Young, Thurmvald, Kohen, Small. Hil-ler, Kroeber Kluckhohn, Bennet gibi ünlü antropolog kültür tarihçileri tarafından, araştırma sonuçları, konuyu çeşitli yönleri ile değerlendiren tariflere de bağlanmıştır. Gerçi, konuya yöneltilen farklı bakış açılan dolayısıyla bu tariflerde az çok birbirinden ayrılan yanlar göze çarpmaktadır. Ancak, bunların hepsinin birleştikleri ortak nokta, kültürün bir toplumun sosyal yapısına yön veren ve o topluma kişilik kazandıran değerler bütünü olduğudur.
Bu değerler bütünü, özü itibariyle, toplumu oluşturan kişilerin şahsiyet yapıları ve davranış biçimleri ile şekillenir. Toplu yaşayışın vazgeçilmez bir şartı olarak, fertler arasındaki karşılıklı davranış ve ilişkiler, zamanla sınırlarını genişleterek ortaklık niteliği kazanmaya başlar ve yukarıda sosyal akrabalık bağı diye adlandırdığımız ortak davranış kalıpları hâline dönüşür. Dolayısıyla yalnız kişinin malı olmaktan çıkarak, şahsî değer ölçülerinin üstüne taşan ve o topluma hükmeden bir sosyallik niteliği kazanır.
Fertleri toplum içinde birbiri ile uyumlu kılan ve ortak yaşayışın doğal bir sonucu olan ortak davranışlar, çok yönlü ve çeşitlidir. Çeşitli dinler, gelenek ve görenekler, ahlâk, hukuk, eğitim, dil, tarih, edebiyat; sanat, ekonomi, tarım vb. hep bu çerçevenin içine giren öğelerdir. Bundan dolayıdır ki, kültür, genel bir anlatımla, bir insan topluluğunun yüzyıllarca devam eden ortak yaşayışından doğan maddî ve manevî değerlerinin, birikimlerinin ve davranış biçimlerinin bütünüdür diye tanımlanabilir. Yalnız, şunu da özellikle belirtmek gerekir ki; aşiret, boy, kabile ve kavim gibi millet dışı ve aile -millet arasındaki basamaklarda bulunan topluluklarda, sosyal biçimlenmeyi yönlendiren kültür değerlerinin hepsi birden oluşmuş ve tam bir gelişmeden geçerek yerlerini alabilmiş değildir.
Kültürü oluşturan öğeler
Bir toplumun meydana gelişi ile sonradan oluşmaya başladığı ve yavaş yavaş dal budak salarak sosyal değerler hâline dönüştüğü için, bu gibi toplum türlerinde bunların bir ikisinin, söz gelişi din ve geleneklerin ağır bastığı, diğer öğelerin gelişme imkânı bulamayarak cılız kaldığı da görülür. Bunlarda aynı toplumdan olma duygusu da bir bilince ulaşmış değildir. Millet safhasına erişmiş toplumlarda ise, kültürün öğeleri ve gelişmişlik açısından aralarında nitelik ve derece farkları bulunmasına rağmen, asgari bir ortaklık söz konusudur.
Comments