Oldukça zor, sancılı ve gergin ama bir o kadar da -hatta çok daha misliyle- mutlu, huzurlu, güçlü ve umut dolu hissettiğim bir dönemindeyim hayatımın.Uzun zamandır dile getirmekten kaçındığım hayat mottolarımdan biri olan; “ Gelecek, ille de güzel gelecek!..” cümlesini bütün yaşam alanlarıma kalın harflerle yazmak arzusu dolup taşıyor içimden.
İnsanların radikal kararlar almak konusundaki korkuları bende hiç yurt edinmediği için olacak, pek bir garipsiyorum üzgün ve çaresiz hissetmemi bekleyişlerini... Farkındayım da, öte yandan onların da benim huzur, neşe ve tazelenmiş halimi garipsediklerini... Bunları yazıyorum diye ‘elalemin’ düşüncelerini ve davranışlarını fazlaca önemsediğim kanısına varmayın rica ederim! Malûmunuz benim işim yazmak! Dünyadaki varlık sebebim sözcüklerle dans etmektir büyük ihtimalle. Var oluş nedenimi icraa etmemden daha doğal ne olabilir ki bu durumda!
Eskiden karşılaştığımızda selam veren insanların içinde bulunduğum süreç veya başka herhangi bir neden yüzünden beni görmezden gelmesi çok basit bir detay inanın. Çünkü; ben ne istediğimi gayet iyi bilirken, görmezden gelinmem beni görünmez kadın yapmıyor! Sadece o insanları eylemleri ölçüsünde basit kılıyor nezdimde.!
Küçük adamım -canımın en içi- bazen bir şeylerden korktuğunda bana şöyle der:
"-Anne, sen karanlıktan korkuyor musun ?
+Hayır oğlum korkmuyorum.
-Peki yalnız kalmaktan ?
+Korkmuyorum evladım.
-Canavarlardan ?
+(Kahkaha eşliğinde) Var olmayan bir şeyden hele hiç korkmuyorum yavrucuğum. -Anne, peki korktuğun bir şey var mı ?
+Hiç ama hiçbir şey yok korktuğum. Çünkü korkulacak bir şey yok; sadece öğrenmek var, zorluklarla cesurca mücadele etmek var.
-Nasıl yani, hiç mi korkmazsın sen ?
+Hiç korkmam oğlum, sen de korkma lütfen! Ben ikimiz için her şeyle başa çıkarım. Yeter ki sen, seni koşulsuz ve kocaman bir sevgiyle sevdiğimi unutma! Benim bu dünyada en sevdiğim ve değer verdiğim varlık olduğunu unutma! Tabi bir de derslerini en güzel şekilde çalışmayı unutma, geriye korkacak bir şey kalmadığını anlayacaksın. Sadece birazcık daha büyümen lazım bunları tam olarak anlaman için.
-Hmmm, peki o zaman benim doğum günüm ne zamandı ?
+İlkbaharda bebeğim, daha çok vakit var.
-Bana ne hediye alacağını düşünmeye başla lütfen anne!
+Tamam kuzum, bol bol düşüneceğim.
-Anlaştık.
+Anlaştık oğlum."
Bu bizim sıradan diyaloglarımızdan biriydi evlatla. Daha ne maceralarımız var bilseniz, gülmekten karnınıza ağrı girebilir. Böyle güzel ve harika bir çocuğun annesini ne korkutabilir ? Tabiki hiçbir şey..! (Fadime Arslan)
Comentários