Yunan mitolojisinin yeraltı tanrısı, aynı zamanda antik Yunan dönemlerinin en zengin tanrıları arasında yer alan tanrı Hades başka bir değişle Aidoneus ile ilgili diğer tanrı ve tanrıçalara hatta o dönemin kahramanlarına göre daha az hikâye var olsa da onun da en az diğer tanrılar kadar önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. O zaman Hades kimmiş ve hikayesi neymiş gelin birlikte bakalım.
Yer Altının Zengin Tanrısı Ölüler Diyarının Korkunç Kralı Hades
Hades 12 büyük Olymposlu tanrı ve tanrıçadan biridir. O da Poseidon, Hera ve diğer kardeşleri gibi babası Kronos tarafından yutulmuştur. Zeus kardeşlerini Kronos’tan kurtardığında Zeus, Poseidon ve Hades aralarında evrenin yönetimi paylaşırlar. Zeus’a gökler, Poseidon’a denizler ve dünya üstündeki sular, Hades’e ise yeraltı düşer. Çoğu kaynağa göre Hades diğer adıyla Aidoneus yeraltı tanrısı olduğu için hiç şikayetçi değildir. Çünkü o kardeşlerinin aksine daha içine kapanıktır. Çoğu zaman mitolojide olan entrikaların oldukça dışındadır. Dahil olduğu olaylar ise yeraltı kralı olduğu ölüler diyarı ile ilgilidir ya da aşk hayatıyla ilgilidir. Her ne kadar entrikadan uzak durması onun bir özelliği olsa da konu aşk olunca o da diğer Olymposlular gibi gözü kara bir tanrıya dönüşür.
Bencil Aşık Hades
Hades yeraltında zamanlarını çoğunlukla tek başına yanında köpeği Kerberos ile geçirirdi. Neredeyse Olympos’ta yapılan hiçbir etkinliğe ya da şenliğe katılmaz yer yüzüne çıkmak istemezdi. Yeraltında olmaktan ve yeraltındaki görevlerinden oldukça memnundu. Fakat bu çok uzun sürmedi ve Hades âşık oldu. Ve Hades’le ilgili en ünlü hikâyede bunun sonucunda olanlarla oluşur.
Zeus ve Demeter’in kızı olan Kore ‘ye âşık olan Hades Zeus gider ve Kore’ye ne kadar âşık olduğunu anlatır. Zeus bu aşka karşı olmasa bile kızına oldukça düşkün olan Demeter’in bu aşka karşı çıkacağına emindir. Bu yüzden Hades’e Kore’yi kaçırmasını ve ona yeraltı dünyasında bir şeyler yedirmesini öğütler. Çünkü yer altında her kim bir şey yerse artık oradan çıkması ve yer yüzüne dönmesi imkansızdır. Böylece Hades’in Kore’ye olan aşkının önündeki en büyük engel ortadan kalkacaktı. Bu acımasız ama zekice planı beğenen Hades bir gün arkadaşlarıyla çiçek toplamakta olan Kore’yi Zeus’un yardımıyla kaçırır. Bu arada kızının çığlığını duyan Demeter ise kızının başına kötü bir şeyin geldiğini anlar. Her yerde onu aramaya başlar. Fakat bir türlü kızını bulamayan Demeter son çare olarak her şeyi bilen güneş tanrısı ve bir titan olan Helios’a kızının nerede olduğunu sorar. Ama aldığı cevapla daha da yıkılır. Kızının yeraltı tanrısı tarafından kaçırıldığını ve artık onun Hades’in ebedi eşi olduğunu öğrenir. Biricik kızı orada yediği nar tanesi yüzünden artık bir daha yeraltından çıkamayacaktır. Bu haber Demeter’i altüst eder. Bereket ve mevsimlerin tanrıçası olan Demeter kızının gidişinin yasını tutarken dünyada büyük bir açlık başlar en verimli topraklar bile verimsiz, kurak topraklar haline gelir. Bunun bu şekilde devam edemeyeceğini anlayan Zeus ise Kore’nin yılın belli zamanlarında Hades’in yanında belli zamanlarında ise Demeter’in yanında olması kararını verir. Böylece Kore annesinin yanındayken bahar ve yaz ayları yaşanır. Yer yüzündeki süresi dolduğunda ise kış ayları başlar. Böylece hem Demeter’in hem de Hades’in istediği olmuş olur. Kore’ye gelecek olursak da bazı yerlerde oldukça mutsuz ya da sert bir tanrıça olarak tasvir edilir. Ama tabi ki buna çok da şaşırmamak gerekir sonuçta bir hikâyenin baş karakteriyken onun dışında herkesin isteği bir şekilde gerçekleştirilmiştir. O ise sadece büyük bedeller ödemiştir. Sevdiği ve ait olduğu yer yüzünden uzaklaşmış hatta ismi bile Hades tarafından Persephone olarak değiştirilmiştir. Sert veya mutsuz bir tanrıça olduğu doğru bile olsa buna oldukça hakkı var gibi gözüküyor. Tabi geleneksel ve en yaygın anlatıların aksine bazı anlatılar da Persephone’nin de Hades’e âşık olduğunu ve onunla olmaktan oldukça mutlu olduğunu anlatır.
Acımasız Ve Cezalandırıcı Bir Tanrı
Hades’in en ünlü aşk hikayesini de öğrendiğimize göre Hades’in daha acımasız yönlerine geçebiliriz. Zaten Persephone ile olan hikayesinden de anlayacağınız üzere Hades severken bile naif değilmiş. Bu yüzden yeraltına gelen ölülere oldukça ağır cezalar verdiği bu konuda çok acımız olduğu anlatılır mitlerde. O yüzden antik Yunanistan’da insanlar Hades’i ya da diğer bir adıyla Aidoneus’u sinirlendirmeye çok korkarlarmış çünkü bunun geri dönüşü olmadığını ve onu memnun etmenin çok zor olduğunu bilirlermiş. Zaten Hades ve yeraltıyla ilgili her şey de insanlara korku saçarmış. Bu korku saçan şeylerden biri ise Hades’in üç başlı köpeği Kerberos tabi ki. Birçok tablo ve heykelde Hades’in yanında olan büyük ve korkunç bu köpeği o zamanki insanların düşünmek bile istemeyeceğini tahmin etmek çok da zor değil.
Sanatta Hades
Her mitolojik unsur gibi Hades de birkaç sanatçıyı etkilemiştir. Bu eserlerden belki de en ünlü olanı Bernini tarafından yapılan ve Persephone ya da diğer adıyla Kore’nin kaçırılmasının bir tasviri olan “Persephone’nin Kaçırılması” adlı eserdir. Burada Bernini duyguları heykellere çok güzel ve profesyonel şekilde aktarmıştır. Heykele bakıldığında Persephone’nin yüzündeki korkuyu, Hades’in yüzündeki sinsi ve bencil gülümsemeyi görmek oldukça mümkündür. Ayrıca bu eserde de her zaman olduğu gibi Hades’in üç başlı köpeği de Hades’in yanındadır. Bu eserin dışında da Hades’in içinde bulunduğu roman ve hatta oyunlarda mevcuttur.
Comments