Sevdiklerinizin sizin hakkınızdaki düşünceleri ve beklentileri hayatınızı ne kadar etkiliyor, hiç düşündünüz mü? Çevrenizdeki insanların beklentisi kadarsanız ve onlara göre şekil alıyorsanız? Psikolojide tam da bu durumu anlatan pygmalion etkisi, kendini gerçekleştiren kehanet olarak literatürde yerini almıştır. Peki, nedir bu pygmalion etkisi? Gelin birlikte bakalım.
Pygmalion etkisi ismini antik bir hikâyeden almaktadır. Hikâyeye göre bir heykeltıraş insanlara âşık olamamaktadır. Ancak bir gün kendi yaptığı heykele âşık olur. Heykelin bir insan olmasını o kadar çok istemektedir ki ona insanmış gibi davranır ve heykelin insan olması için Afrodit’e yalvarır. Afrodit heykeli aynı formda bir insana dönüştürür. Heykeltıraş ise uzun süredir beklediği mutluluğa kavuşarak yaptığı heykel ile evlenir. Anlatılan bu antik hikâyede; heykeltıraşın, heykeline olan takıntısı heykelin canlanmasına sebep olmuştur. Bu hikâyeden yola çıkarak beklentilerin hayata geçmesinde kullanılan psikolojik metafor, heykeltıraşın adı olmuştur.
Peki, gerçekten kişilere karşı olan beklentilerimiz onları etkiliyor olabilir mi? Bu soruya cevap bulmak için iş yerleri, okullar gibi birçok yerde bilimsel deneyler yapılmış ve pygmalion etkisinin gerçekten doğru olduğu sonucuna varılmış.
En bilinen deneylerden biri ise; 1963 yılında iki Alman psikolog tarafından yapılmıştır. Psikologlar ilkokul öğrencilerine IQ testi yapıyor ve hepsinin hemen hemen aynı olduğunu görüyorlar. Bu öğrencileri ise iki farklı gruba ayırıp başlarına birer öğretmen veriyorlar. Birinci grubun öğretmenine çocukların ortalama zekalarının olduğunu söylerken, ikinci grubun öğretmenine çocukların üstün zekada olduğunu söylüyorlar. Bir yıl geçtikten sonra psikologlar okula gelip, çocuklara yeniden IQ testi yapıyorlar. Sonuç ise; üstün zekalı dedikleri ikinci grup öğrencilerinin zekasında gözle görülebilir şekilde bir fark açığa çıkarken, birinci grubun ilk testle hemen hemen aynı sonuçları olduğu yönünde oluyor. Yani sınıftaki öğretmenlerin bilerek veya bilmeyerek öğrencilerine olan tutumunun öğrencilerin performansını etkilediği deneyle birlikte ortaya çıkıyor.
Pygmalion’u ilk kez Jean Jacques Rousseau yazıya dökmüştür. Ayrıca Pygmalion etkisi müzikaller ve filmlerde de çok sık kullanılmıştır. Örnek verecek olursak; George Bernard Show’ın ünlü eseri My Fair Lady de profesör Heggens karakteri çiçekçi bir kız olan DoLittle’a onu gerçekten bir hanımefendi yapacağına inanmıştır. DoLittle’a bir hanımefendi gibi davranarak bu istediğini gerçeğe dönüştürmüştür. Ayrıca pygmalion etkisinin görüldüğü filmler arasında Matrix, Azınlık Raporu ve Star Wars Episode III gibi ünlü filmler de yer almaktadır.
Görüldüğü üzere inançlar davranışlarımızı, davranışlarımız ise insanların performansını etkiliyor. Ancak bu etki sadece diğer insanlar için değil kendimiz için de geçerliyse? Yapabileceğimize inandığımız şeyler, kendimize koyduğumuz sınırlar ve yapamayacağımızı düşündüğümüz şeyler de bizi etkiler mi?
Comments