top of page

“Kelebek Etkisi” Filminin Zaman Yolculuğuyla ve Paralel Evrenlerle İlişkisi



 

“Paralel evren” kavramı ilk defa Amerikalı fizik adamı olan Hugh Everet tarafından ortaya konulmuştur. Bu kavram ileriki zamanlarda çoğunlukla kuantum mekaniği sahasında da ele alınmakla yeni fikirler oluşmaktadır. Ele alınan fikirlerden bir tanesi, karşılıklı bağlantıları bulunmayan birçok evrenin mevcudiyeti hakkındadır. Evrenler karşılıklı etkileşim yaşadıklarında, ufak boyuttakiler parçalanmaktadır veya alev almaktadır. Bu, dini doktrinleri iyi şekilde bildiğimiz bir çeşit kıyamet senaryosudur. Paralel evrenler kuramının barındırdığı en ünlü tanım, “kelebek etkisi”dir. Ufak varyasyonların önemli neticeler yarattığı veya tercihlerimizin kendi açımızdan görülen akışı başkalaştırdığı kuramıdır. Bu, Lorenz’in ilgi alanlarından birisi olan kaos teorisiyle de alakalıdır. 1972’de Lorenz, çalışmalarıyla alakalı çok önemli örneği: “Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına sebebiyet verebilir.” biçiminde dile getirmiştir. Mevcut yaşamımızdaki düzenin esasında düzensizliğe sebebiyet verdiğini, düzensizliğin kendi bünyesinde mükemmel bir düzeni barındırdığını, varılan düzenin tahmin edilemeyen kısımlara ayrıldığı yönündeki düşünceleri içeren kaos teorisi “kader” kavramını önümüze getirmektedir. Kaos teorisinin niceliği, kâinatın sisteminin bilimsel kurallarla tanımlandığını ve tanımlanan olayların meydana gelmelerinin mecburi olduğunu belirten bir doktrin olan determinizmdir. “Kelebek Etkisi” yayınladığından beri bu çeşit kuramlara dikkat çekmektedir.


Bireylerin, atlatmakta zorlandığı ve dayanma eşiğini yüksek boyutta zorlayan bir olayla karşılaşmaları “dissosiye” olmalarına davetiye oluşturabilmektedir. Çocukluk yaşlarında tekrarlanan sarsıcı, korkunç ve travmatik biçimde istismara uğrayan kişiler –filmdeki Evan Treborn, Nick Larson ve Sam Reide ana karakterlerinde olduğu tarzda- yaşadıkları herhangi bir kaygı ve stres durumunda ortaya çıkacak her zamanki davranışlar neticesinde “dissosiyasyon”u kullanabilmektedir. Böyle hâllerdeki bireylerin, dissosiyatif bozukluğunun ya da diğer bir deyişle çoklu kişilik bozukluğunun bulunduğu, yerinde bir teşhistir. Dissosiyasyonun işleyişinin en önemli noktası, kişinin yaşamının tehlike içerisinde bulunmadığı anlarda bile özerk şekilde aktifleşebilmesidir. Özetle sürekli olarak bu karşı koyuşu yaşayan bireylerin, bireylerarası iletişimleri bakımından ödemek zorunda kalacağı güçlü bir karşılık bulunmaktadır.


“Kelebek Etkisi”nin birinci filminin ana karakteri olan Evan Treborn, çocukluğunda başından geçen, hatırlamakta zorluk yaşadığı birçok dehşet verici olay, zihninin derinliklerinde gizlenmiştir. Treborn’un aksine derin maziden sıyrılarak hayatını devam ettiren arkadaşları Lenny, Tommy ve Kayleigh olmuştur. Treborn hafızasındaki boşluklardan ötürü, bir psikolog desteği ve teşviki ile beraber, hayatı hakkındaki detayları hatırlayabilmek amacıyla günlük tutmuştur. Üniversitede psikoloji bölümünde okumuştur. Bir gün çocukluğunda yazdığı günlüklerinden birisini okuduktan sonra, izahı mümkün olmayan bir sebeple geçmişe, okuduğu olayın zamanına seyahat etmiştir. Bunun kendisine doğuştan verilmiş olağanüstü bir güç olduğunu idrak etmesi ile şimdiki zihniyle çocuk bedeninin içinde yaşayarak geçmişi tekrar şekillendirmeye ve arkadaşlarının yaşadıkları travmaları yok etmeye çalışmıştır. Psikanalitik vakalardan faydalanılarak konusu oluşturulan filmde, Treborn’un travmalarının kökeni, çocukluğunun geçtiği ve başından geçenlerden sonra, annesiyle ayrılmak mecburiyetinde kaldığı kasabada şekillenmiştir. Yaşayan babasının yokluğunu çekerek ruhsal açıdan problemli bir çevrede yetişen ana karakterin, ilk olarak babasıyla görüşmesi, sonrasında yaşadığı sarsıcı olaylar “dissosiyasyon”un ortaya çıkmasındaki sebeplerdir.


Film serisinde dissosiyasyonu içeren birinci hikâye, olaylar zincirinin geçmiş zamanında bulunan, akıl hastanesinde yattığı bilinen Treborn’un babasının genetik olduğu varsayılan rahatsızlığıdır. Evan ilkokul dönemlerinde iken annesi, onun yaptığı bir resim sebebiyle eşinin rahatsızlığına sahip olacağı kaygısıyla bir psikiyatriste müracaat etmiştir. Psikiyatrist, hastalık hakkında yapılan testlerin sonuçlarının negatif olduğunu fakat birtakım belirtilerinin en aza indirilmesi amacıyla Evan’ın günlük yazmasının zorunluluğunu dile getirmiştir. Evan’ın Kayleigh’ların evine gideceğini günlüğüne not almasının ardından, filmdeki ilk dissosiyasyon oluşturan durum başlamıştır. Devamında günlüğüne, bir babanın aslında nasıl olması gerektiğini yazdıktan sonra, annesi Evan’ın elinde bıçak tuttuğunu görmüştür. Evan’ın bu olayla birlikte dissosiyatif amnezi yaşadığı görülmektedir. Dissosiyatif amnezinin ana özelliği, hususi kişisel bilgilerin basit bir unutkanlık hâliyle izah edilemeyerek hatırlanamamasıdır.


Treborn’un ikinci dissosiyasyonu, dostu Kayleigh’nin evinde oluşmuştur. Arkadaşının babası, kızını ve Evan’ı evinin bodrum katında cinsel istismara yönelik film çekmeye mecbur etmiştir. Evan’ın çocukken yaşadığı bu dehşet verici olay, bilinçaltında tutulmuştur ve Evan bu sebeple olaya dair hiçbir anı hatırlamamıştır. Tüm bunlardan hareketle filmin yönetmenliğini ve senaryosunu yapan Eric Bress ve J. Mackye Gruber’in, bu hastalıkla ilgili ayrıntılı bilgi birikimlerinin olduğu aşikârdır. Ancak yönetmenler, izleyicilere hastalıkla alakalı bilgi vermeden Treborn’un başına gelenleri olağanüstü bir durum gibi yansıtmayı tercih etmiştir. Evan’ın yaşadıkları amnezi şeklinde tespit edilmekte olup film süresince çoklu kişilik bozukluğu ve dissosiyasyonun “özel yetenek” olarak yansıtılmasıyla gizlendiği gözlemlenmiştir.

Diğer bir dissosiyasyon, Evan’ın babasıyla görüştüğü anda olmuştur. Psikiyatristin önerisiyle yapılan bu görüşmede babası Evan’ı bu musibetten kurtarmak amacıyla canını almaya yeltenmiştir. Bu kısımdaki en mühim nokta, Evan’ın babasının da aynı rahatsızlığı (özel yeteneği) taşıdığının belirtilmesidir. Evan’ın yaşadığı “flashback”ler, travma etkisi yaratan bir süreçle ilişkili şekilde birdenbire geçmişe giderek o olayı ve zamanı tekrar yaşıyor gibi olma durumudur. Birey bu flasback hâline amnezik olabilmektedir. Dışarıdan gözlemlendiğinde bir çeşit “kriz” durumuyla karşılaşılmakta, hareketlerdeki uyumsuzluk ve bazen de işitsel ve görsel sanrıların bununla beraber seyretmesi, bireyin psikotik bir konumda bulunduğunun işaretini göstermektedir.


Ana karakterin yaşadığı farklı bir dissosiyasyon ise dostu Tommy’nin edindiği dinamiti komşularının posta kutusuna yerleştirerek onu patlatmak maksadıyla Lenny’nin üzerine gitmesi neticesinde oluşmuştur. Olay sonrasında Evan, gözlerini birdenbire ormanda açmıştır. Neler olup bittiğini anımsamamaktadır. Lenny de bu yaşadıklarından dolayı fazlasıyla sarsılmıştır. Annesi Evan’a Lenny’nin bu hâlde olmasına neyin sebep olduğunu sorduğunda, oğlu olaya dair hiçbir şey anımsamadığını söylemiştir. Annesi başta oğlunun doğruyu söylemediğini fikrine kapılsa da Evan’ın sahiden de bir şey anımsamadığını anlamıştır. Annesi bu problemin üzerine Evan’ı bir doktora göstermiştir. Psikiyatrist Evan’a hipnoz tedavisini uygun görmüştür. Ancak Evan hipnoz olurken güçlük çekmiştir. Bu sırada burnu kanayarak bir çeşit kriz geçirmiş ve bu yüzden hipnozunu tamamlayamamışken tedavinin sonrasında gözlerini farklı bir mekânda açmıştır. Buradaki psikopatolojik hâl “disosiyatif füg”tür. Aynı zamanda Evan olayı yaşadığını anımsamamaktadır. Bu da dissosiyatif amnezi olarak adlandırılmaktadır. Ana kahramanda birbirileriyle bağlantılı fakat başka başka dissosiyatif gösterimler yer almaktadır. Bahsi geçen bu sahnede, Evan travma sırasındayken yaşadığı ölüm, keder, üzüntü durumuna karşılık dissosiyasyon korumasını harekete geçirmiştir ve Evan anılarını bilinçdışına atmıştır.


Evan gençlik döneminin sonuncu dissosiyasyonunda, dostları Lenny ve Kayleigh ile ormanda dolaşırken arkadaşları Tommy’nin, köpeğini yakmasına şahitlik etmiştir. Evan ilk kez bu olayla flashback yaşamıştır. Evan ve annesi bu olay sonrasında kasabadan ayrılmak zorunda kalmışlardır. Lenny ve Kayleigh’nin üzerinde yaşadıkları bu olaylar, yaşamları boyunca travmatik etkiler yaratmıştır. Evan tüm bunları değiştirmek için sık sık geçmişe yolculuklar yapmıştır. Ancak hangi kısmı değiştirirse değiştirsin, çocukluğundaki ve ergenliğindeki yakınlarından birisi ya da birileri muhakkak zarar görmüştür. Evan nihayetinde, Kayleigh ile ilk tanıştıkları zamana geri gitmiştir ve onu kendisinden uzaklaştırarak yaşanan olayların tümünü yoluna koymayı başarmıştır. Olasılıklardan her birisi, aynı ölçüde doğrudur ve tecrübelerimiz paralel evrenlerdeki doğrulardan yalnızca bir tanesidir. Çoklu dünyalar kuramına göre, bir düzenin muhtemel bütün vaziyetlerini anlatan Schrödinger denkleminin, her “gözlem” gerçekleştikten sonra belirli ihtimalleri yıkılır fakat aynı zamanda başka ihtimaller de doğrulanmaktadır. Gözlemlerden her birisi, minimum iki tane paralel evren oluşturmaktadır.


Yaşadığı flashback süreçlerinden sonra Evan, şu anki zaman dilimine farklı bir kişilikle geri gelmiştir. Gerçekte tek bir Evan yoktur, birden fazla Evan vardır. Bu da izleyicileri Evan’ın karakter yapısıyla bağlantı oluşturmasının önünü kesen bir ögedir. Flashback sürecindeyken Evan, Kayleigh’nin babasına duyduğu öfkesini belirtmiştir. Bu zamandan şimdiki zamana geri geldikten sonra öfkeli bir Evan karşımıza çıkmaktadır. Öfkesi yüzünden Tommy’i öldürmüştür ve yaptığının sonucunda da hapisle cezalandırılmıştır. Evan tüm geçmişe yolculuk çabalarına karşın şimdiki zamanda oluşan problemleri kökünden çözmeyi başaramamıştır. Sonuç olarak bu filmde, yönetmenlerce gizlenen “çoklu kişilik bozukluğu” olan bir hasta olduğu düşüncesi belirmektedir. Filmde bütün bu psikanalitik kısımlar “gizemli bir yetenek” görünüşünde, fantastik biçimde önümüze serilmektedir.



KAYNAKÇA


Süreli Yayınlar


Candan, F. & Yılmaz, M. (2018). Psikanalitik bir kavrayış ile “Kelebek Etkisi” serisi: dissosiyasyon dehlizlerinde dolaşan ana/vaka karakterlerin çekici öyküsü. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,22 (4), 2407-2431.


İnternet Kaynakları













Comments


bottom of page