top of page
permagazineinfo

KADINLARIN GÖZÜNDEN ATATÜRK


Dördüncü sınıfta sosyal bilgiler dersinde Mustafa Kemal Atatürk'ün benim için ne anlama geldiği sorulmuştu. Türkiye'de doğan her çocuğun anaokulundan itibaren saygı duyduğu ve yaptıklarından haberdar olduğu bu lider hakkında sorulan soru hiç de zor değildi. Bildiğiniz gibi M. Kemal Atatürk, Türk mareşali, devrimci devlet adamı, yazar ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu; ülkenin sosyal, eğitim ve siyasi yapısına büyük katkılarda bulunmuş bir liderdir. Birkaç dakika boyunca onun ne kadar büyük bir asker olduğundan ve ülkenin genel yapısını nasıl değiştirdiğinden bahsettim. Ancak; yaşım ilerledikçe ve dünyada yaşanan önemli talihsiz olaylara tanık oldukça onu şimdi çok daha iyi anlıyorum.


Atatürk'ün en etkili çalışmalarından biri; Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra toplumun işleyişine müdahale eden, halkı yeni kurulan düzene karşı isyana teşvik ederek sosyal hayatın düzenini bozan ve ülkeyi medenileştirme misyonundan sapan her türlü tekke, tarikat ve zaviyeyi tespit edip temizlemek olmuştur. Bu konuyu 1927 yılında altı gün süren Nutuk adlı konuşmasında şu şekilde açıklamıştır:


"Beyefendiler, biz tekkeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bu tür yapılar din ve devlet düşmanı olduğu için yasakladık. Selçuklu'yu da Osmanlı'yı da bu yüzden yıktılar. Eğer; bu sözlere dikkat etmezseniz göreceksiniz ki birileri bazı cemaatlerle bir araya gelip biz din düşmanıyız diyecekler, sizin oyunuzu alacaklar ama iş devleti bölmeye gelince birbirlerine düşecekler. Ayrıca; unutmayın ki, o gün geldiğinde her iki taraf da diğerini dinsizlik ve hainlikle suçlamaktan çekinmeyecektir."


Özellikle, yeni sistemin halk tarafından yeni benimsendiği bu yıllarda, bunu yaparak halkın birlik ve bütünlüğünü büyük ölçüde koruduğu açıktır. Ne yazık ki, günümüz koşullarında tarikat ve cemaatlerin yeniden hortlaması, Türkiye'nin Atatürk'ün ölümünden sonra yavaş yavaş geriye gittiğini ve medeni yapısını kaybettiğini düşündürüyor. Atatürk'e göre herkes vicdan hakkına ve istediği dini yaşama özgürlüğüne sahiptir. Ancak; Türkiye'nin şu anda mücadele ettiği yeni tür İslami tarikatlar, ironik bir şekilde birçok skandala karışan yurtlar gibi birçok yeri kontrol ediyor. Bu yerlerin öğrencileri uymaya zorlayan kendi yönetmelikleri var. Türkiye'de pek çok öğrenci yurt yetersizliği ve maddi koşullar nedeniyle bu yurtlarda kalmak zorunda. Laikliğin amaçlarından biri de insanların kimseyi zorlamadan istediklerine inandıkları bir toplum yaratmaktı.


Ancak; bir kadın ve feminist olarak Atatürk'ün toplumdan uzaklaştırdığı dini grupların bir başka yönüne de değinmek istiyorum. Bugün bile Türkiye haftalardır İslami bir tarikatın altı yaşında imam nikahı kıydığı kızının haberiyle çalkalanıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kabul ettiği anayasada yasal evlenme yaşı 18 iken, olağanüstü durumlarda devletin ve ailelerin izniyle evlenmek mümkün. Ancak; bahsettiğimiz yaş bu rakamların bile çok uzağında. Bu "evlilik" çocuk istismarından başka bir şey değildir. Tekkelerin, tarikat merkezlerinin ve diğer dini grupların kapatılmasını toplanma özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendirenler olsa da Atatürk "İslami Evlilik" adı altında çocuk istismarını büyük ölçüde engellemiştir. Medeni Kanun'un 1926 yılında kabul edilmesiyle birlikte, evliliğin yasal olabilmesi için resmi nikâhı zorunlu hale getirerek birçok kadın ve çocuğun hayatını kurtarmıştır.


Atatürk sadece toplumu tehdit eden insanlardan temizlemekle kalmadı, aynı zamanda insanların beyinlerindeki medeni olmayan düşünceleri de temizledi ve eğitimli ve medeni bir toplum sundu. Kadınların sırf başlarını "yanlış" örttükleri için öldürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Toplumun hala insanların dinini ve dinin gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini düzenlemesi bir hastalıktan başka bir şey değildir. İnsanların özgür fikirlerinin, sözde dini bir kurum tarafından dikte edilen gerekliliklere uymaması halinde işkence veya idam yoluyla barbarca cezalandırılması gerektiği insanların kafasında yaşayan bir virüstür. Hiç kimse böyle yaşamak istemez. Atatürk ayrıca insanların, özellikle de kadınların omuzlarında muazzam bir toplumsal baskı ile yaşamalarına izin veremezdi. Atatürk'ün ciddi çabaları sonucunda 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti laikliği tamamen benimsedi. Böylece; insanların kendi dinlerini seçme hakları yasalarla koruma altına alınmıştır. Bazı insanlar hala insanların dini tercihleri konusunda önyargılı olsa da Atatürk, Türk ulusunun laikliğin yüceliğini benimsemesini sağlayarak insanların bilgeliğini büyük ölçüde genişletmiştir.


Atatürk, din farklılıklarına rağmen birlik olmamızı, hangi inanç sistemine bağlı olursak olalım eşit hak ve özgürlükleri savunduğu için toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çeken bir lider olmuştur. Kadınların toplumda çoğu zaman pasif ve değersiz bırakıldığının farkında olan Atatürk, düzenlediği kongre ve toplantılarda kadınları korumuş ve eğitimde kadın hakları konusunda büyük rol oynamıştır. Kadınların eğitim seviyesinin erkeklerin eğitim seviyesine yükseltilmesi konusunda ısrarcı olmuştur. Bugün Afganistan'da kız ve erkek öğrencilerin eğitim alanlarını ayırarak kadınları eğitim hakkından mahrum bırakan hükümeti, üniversitede fen bilimleri okumayı hayal eden bir kadın olarak şiddetle kınıyor, Atatürk'ün 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitimin laikleştirildiği, kadın ve erkeklerin aynı seviyede karma eğitime geçtiği Türkiye'yi getirdiği seviyeyle gurur duyuyorum.


Dahası, Osmanlı İmparatorluğu'nda sultanların annelerinin oğullarının eylemlerinde büyük bir rolü olmasına rağmen, Osmanlı döneminde herhangi bir resmi siyasi görevde bulunma hakları yoktu. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Türk kadın hakları aktivisti, süfrajet, gazeteci, yazar ve siyasi lider olan Nezihe Muhiddin Tepedelengil 1923 yılında kadın hakları için harekete geçmeye çalışmış, ancak; Cumhuriyet henüz resmi olarak ilan edilmediği için amacına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana kadına siyasette hak ettiği yeri vermeyen bir toplumun fikirlerini değiştiren Atatürk, 1934 yılında kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı vermiştir.


Atatürk, daha sağlıklı ve güvenli bir toplum için saydığım ve sayamadığım tüm bu önemli eserleriyle Türk Milleti'ne hizmet etmiştir. Onun gerçekleştirdiği bilimsel ve demokratik değişimlerden güç alan çağdaş bir Türk genç kadını olarak kendisine en içten şükranlarımı sunarak bu yazıyı noktalıyorum...

Recent Posts

See All

Bilinçteki Akış

Gün boyunca zihnimizden binlerce düşünce akıp geçer. Bunların bir kısmı çöptür, büyük bir kısmı da bir sonraki an’ımızı şekillendirir....

Comments


bottom of page