top of page

İSTEMEK VE SEÇMEK



Bir yer düşünün, istediğiniz ya da aklınızdan geçirdiğiniz her şeyin gerçekleştiği bir yer... Nasıl çılgın bir sonuç çıkardı değil mi? İyi ki de böyle bir şey ya da yer yok. Keşke olsaydı demek geliyor insanın içinden ama iyi ki de yok.

Evren koca bir düaliteden oluşmuştur. İyi-kötü, gece-gündüz, yaz-kış vs. diye de devam eder. Bu yüzden her şeyin olmaması ya da olması ne bileyim güzel-çirkin gibi var ya da var olmaya da devam edecek. Doğru-yalnış ne varsa hepsi bir arada olmalı ki seçim hakkımız olsun.

Hayat bu! Seçimlerden oluşmuyor mu? Tek seçemediğimiz şey sanırım dünyanın hangi noktasında doğacağımız. Dünyaya gelmeyi bile aslında biz seçiyoruz. Madem hayata seçerek geliyoruz, hayatımızı şekillendirip istediğimiz gibi yaşamakta bizim seçimlerimize ve isteğimize bağlı.



Hep okumuş ve duymuşsunuzdur: "Hayata bir kere geliyorsunuz ve onu en güzel şekilde yaşamak da sizlerin elinde." diye. Tüm kişisel gelişimcilerin ağızlarında pelesenk olmuş yegane söylemidir bu. Evet, aksini iddia etmeyeceğim. Ama şöyle de bir durum var ki; hayattan neyi nasıl istiyorsak onu elde etmek ve hak ettiğimiz hayatı yaşamak bizim elimizde. Demesi kolay; uygulaması bilenler için kolay, bilmeyenler içinse zor. Size ufak bir tüyo vermek isterim. Aslında anahtar kelime İSTEMEK! İstemeyi bilmediğimiz için yüzeysel istemekle elde edemediğimiz durumları, istesem de olmuyor diye geçiştiriyoruz. Birçok yöntem olsa da en işe yarar yöntem ise istediğimiz şeye odaklanıp onu elde etmişçesine beynimize inandırmak, kabul etmek ve yolumuza devam etmek. Ben bunu yapıyorum ve oluyor. Gerçekten oluyor. Denedim ve gördüm. yoksa neden sizinle paylaşayım ki? :) Bir şeyi çok istediğim zaman gün içinde ya da akşam yatağıma uzandığımda sürekli istediğim şeyin olduğunu imajine edip onu yaşıyorum. İnanması zor ama o istediğim şey gerçekleşiyor. Derler ya, başarmanın yarısı inanmaktan geçer.

Ben yakın zamanda çok değil daha bu kış. Çok sevdiğim tiyatro hayatıma geri dönmek için ufaktan adım atma girişimlerinde bulunmak istemiştim. Ve bulunduğum şehrin belediye tiyatrosuna girmek istedim. Fakat gruplar oluşmuş, çalışmalar başlamış. Ben yine de sevgili yönetmenimizle tanışmak için çalışma yerine gittim. Çalışma sonrası görüşmemin sonunda artık çok geç olduğu, kontenjanların dolduğunu ve bir sonraki sene için tekrar başvurmam gerektiği cevabını almıştım. Üzülerek eve döndüm. Fakat beynim pes etmedi. Sürekli ama sürekli abartmıyorum tiyatroya girdiğimi, sahnede olduğumu ve o alkış seslerini duyduğumu imajine ettim. Yaklaşık üç gün sonra yönetmenimiz aradı ve ekipten bir kişinin bırakmak zorunda kaldığını ve beni alabileceklerini söyledi. O an sanki sevinçten uçacaktım. Sonuç ise başrol oyuncusu olarak oynamam ve imajine ettiğim o alkışların gerçeğini duymamla sonuçlanmıştı. Bu yüzden lütfen olmuyor demeyin, deneyin derim. İnanın bir şey kaybetmiyorsunuz. Her şey bir seçimdir dedik ya; bir de böylesi güzel bir yolu seçip deneyin, ne kaybedersiniz ki...

Hayatımız seçimlerden oluşuyorsa ve tıpkı sizin bu yazıyı okumayı seçmeniz gibi. Belki en güzel başlangıcı bu şekilde yapıyorsunuzdur. Kim bilir?

Ve ne seçerseniz seçin, ne isterseniz isteyin en doğrusunu ve güzelini seçeceğinizden eminim.

Yaşamaya değer ne varsa yaşayın. Hayat denilen bu kısa döngünüzü çiçek bahçesine çevirmek ya da çöle çevirmek sizin elinizde.



Aman diyeyim seçimlerimiz bizleri yansıtır bu yüzden ne seçeceğinize ve ne isteyeceğinize iyi karar verin ve harekete geçin. Pişman olmak için de hayat çok kısa. :)

Comentarios


bottom of page