Başlığı görünce neler hissettin, neler düşündün sevgili okur? Bu yazıyı okumadan önce başlık hakkında düşünmeni istiyorum. Bakalım aynı çerçeveden bakıyor muyuz zaman kavramına? Ben kelimeler kalemimden akmadan önce başlığımı seçtim. Başlığı okurken insanı bir saate hatta bir kum saatine benzettim. Düşüncelerim, duygularım, arzularım, heveslerim ve umutlarım var... Çoğu zaman isteklerimin hemen yerine gelmesini istiyorum. Elime bir saat alıp saati 3’ten 5’e ayarlayabilirim fakat gerçekte o saat yine 3’tür. Bir şeyleri bazen ne kadar zorlasak da, 2 saat gözümüzde ne kadar büyüse de o vakti yaşayıp orada zaman geçirmemiz gerekir. Geçen sürenin bizi büyüyüp beslemesi ve saat 5’e hazırlaması gerekir. Sorun şurada ki saat 5 olana kadar hep sabırsızlanırız. Bazen gözyaşı dökeriz, bazen ise yüksek kahkahalar atarız fakat 2 saatin sonunda biz aynı biz olmayız.
Ve zaman geçer, 2 saat dolar. Sabırsızlandığımız an gelmiştir. Gerçek saate bakarız. Saat 5 olmuştur. Saat 5’te yaşadıklarımız, hissettiklerimiz ve düşündüklerimiz ile doğru zamanın şimdi olduğunu anlarız. Saat 3’te saat 5’i yaşasak, istemediğimiz bir tepki veya düşünce içinde olabileceğimizin ayırdına varırız. Belki yavaş geçmiştir fakat çok şey öğretmiştir. Bütün bunları yaşamadan saat 5’i yaşamanın anlamsız olacağını fark ederiz.
İşte böyle sevgili okur. Çoğu zaman acele ettiklerine bak. “hadi ama artık olsun, neden olmuyor?” dediğin her şeyi bir düşün. Belki hayatının bu döneminde bir an önce olmasını istediğin pek çok şey vardır ama olmuyordur. Olmuyorsa bırak sevgili okurum. Olmamasında bile bir şeyler vardır. O olmayan şey seni karşılaşacağın yeni şeylere veya istediğin şeyin en güzeline hazırlıyor olabilir. Ya da çok istediğin şeyin belli bir süre sonra senin için anlamsızlaşacağını da fark edebilirsin.
Yine de yaşam deneyimlerimden edindiğim bir öğreti var ki hiçbir isteğimiz karşılıksız kalmıyor. Her şey doğru zamanını bekliyor. Çiçeklerin elbette açacak, sen sadece zamanın içindeki güzellikleri yakalamaya çalış. Mutlak sonu beklerken şu anı kaçırmamaya dikkat et çünkü bazen beklerken kaçırdıklarımız için sonrasında çok daha fazla üzülebiliyoruz. Şu an sana ne veriyor? Bu yazıyı mı? Bu yazı sana ne veriyor? Hüzün mü, keder mi, umut mu yoksa farkındalık mı? Ne verdiğini en iyi sen bilirsin fakat umudunu kaybetme. Her şey bir şekilde geçiyor. Doğru zaman geldiğinde her şey en güzel şekliyle sana sunulacak. Belki senin tahayyül ettiğinden çok daha iyisi olacak ya da sen doğru zamanda en iyi versiyonunla karşılayacaksın arzularını. Umudunu kaybetme, her şey zamanını bekler...
Her şey çok güzel olacak!
Sevgiyle…
Commentaires