Gönlünüzün yüceliği sizi hayatta herkese ev olmaya iter bazen.
Büyük, şefkatli ve sonsuz merhametle donanmış bir ev.
Gelen herkesin sorgusuzca içeri davet edildiği, elde avuçta ne varsa ikram edildiği bir ev.
Hayat, karşılaştığımız insanlarda tutunduğumuz ön yargılardan fazlasıdır.
Kiminin hikayesi çok derin başlamıştır. Kimi hikayesine yön vermiştir. Kimi hikayesinin başladığının farkında bile değildir.
Bu yüzden ev büyüklüğündeki gönlünüze saygı barındırıyorsanız buyur ettiğiniz insanlara iyi bakmanız gerekir.
Hayat bazen de koca bir gözlemden ibarettir. Görmeyi biliyorsanız anlamak kapısından geçip bir diğer anahtarı bulursunuz: Bilgelik. Yüce gönlünüze görmeyi, anlamayı ve bilmeyi oturtup o çerçeveden bakarsınız artık.
Her şeyi anlamanın ve bilmenin her zaman yarar olarak haneye yazılmadığını da bilmelisiniz.
Her şeyi görüp söyleyemediğiniz çok zaman olacaktır şüphesiz. Bu durumlarda hayatınıza devam edebilmeyi de öğrenmeniz gerek.
Bazen bir çocuğun karanlığına ışık tutmak zorunda kalabiliriz ve bazen o ışığı biz ararız.
Bazen en yakın arkadaşımıza güvendiğimizi sanabiliriz ve bazen kendimizi, arkadaşımıza güven vermeye çalışırken bulabiliriz. Milyonlarca ihtimalden oluşan hayatı çok ciddiye aldığımız zamanlar da olabilir, fütursuzca gezindiğimiz zamanlar da. Yolun sonunda insan her zaman kendine kalandır.
Ne kadar büyüttüyse kendini o kadardır. Ne kadar sevdiyse o kadar sevilmiştir. Ne kadar çok gönülde misafir olduysa o kadar buyur etmiştir. Yani sen bu hayatta kendine ne kadar ev aradıysan o kadar ev olmuşsundur başkasına.
Yara aldığımız yerlerden kaçarken bazen daha büyük yaralar açarız. Bu, ilaçların vücudumuzda hasar gören yeri düzeltirken başka bir organımıza zarar vermesi gibidir. Biz hayatı yaşadığımızı sanırken hayat bize yaşama sanatını kendince öğretmesinden ibaret bir düzenektir bence.
Yaşam mücadelesinde kendini kaybettiğini düşünen ve arayışta olan kimselere…
Kimse kendini kaybetmez aslında, arayışa girme yeter. Çünkü sen hep kendindesindir. Yol şaşabilir ama sen kendini bırakmazsın öyle olduğunu düşünsen bile.
Comments