top of page
Elif Nur Özdil

HAYAT TEK RENK DEĞİL, BUL KENDİ GÖKKUŞAĞINI!

 

Yaşadığımız hayatı tartışmasız çok daha keyifli bir hale getiren renklerle hayatımızın her alanında karşılaşıyoruz. Karşımıza çıkan her renkten bir isim ile bahsediyoruz ve isim koyamadığımız renklere açık renk, koyu renk ya da şu renge benziyor diyoruz. Peki, bu renklerin isimleri nereden geliyor ve bize neler hissettiriyor?



Kırmızı:

Dilimize Arapça’dan gelen sözcüklerden biri olan kırmızı, bugün koşnil denen fakat öncesinde “kırmız” diye kullanılan bir böcekten elde edilen koyu kırmızı renkte bir ilacın adından da geldiği söylenmektedir. Bu ilaç Osmanlı döneminde romatizma tedavisi için kullanılmıştır. Kızıl sözcüğü ise Eski Türkçede kızmak (çok fazla ısınarak kızıl renge bürünmek) eyleminden türemiştir. Yine, kırmızı anlamında kullanılan 'al' kelimesi ise Türkçe bir sözcüktür; kutsallık ve yücelikle ilişkilendirilen anlamları da vardır

  • Tutkunun rengi olan kırmızı; dikkat arttırıcı, ilgi çekici, hareketlilik sağlayıcı, beyni çalıştırıcı, heyecan verici, sağlık, canlılık, aşk, zafer hissi, enerji, cömertlik, fedakarlık, ihsan, acıma, cesaret, güç, hayat dolu, ısıtıcı etkiler taşır. Abartılması halinde sertlik ve şiddet, tehlike, rahatsız edicilik, zulüm, günah ifade edebilir. Tabii, şeytansı bir renk olarak da yorumlanabiliyor. Kırmızı, iş hayatındaysa yaratıcılığı simgeler.


Mavi:

Arapça’da “su” manasına gelen “Ma” kelimesinden geliyor. Ma, su anlamındayken “Ma’i” sözcüğü “suya ait olan, sudan gelen şey” manasındadır. Kâşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınan Divân-ı Lügati't-Türk kitabında, çaqır (çakır) ve gök (kök) sözcükleri mavi anlamında kullanılır. Bu sözcükler günümüzde de yine mavinin tonlarını ifade etmek için kullanılabilmektedir. Mavi renk birçok ülkede cenneti ve sonsuzluğu simgelemektedir. Bu renk aynı zamanda merhamet, sadakat ve kalıcılığın sembolüdür.

  • Mavi; hoşnutluk, iyi niyet, merhamet, açık sözlülük, dürüstlük, esneklik, yumuşak başlılık, anlaşma, uzlaşma, işbirliği ve huzuru çağrıştırır. Heyecan giderici ve sakinleştirici etkisi vardır. Gevşemenin sevildiği ortamlarda mavi yansımalar bulunmalıdır. Mavi ışık, uyku getirici ağrı giderici ve kasılmayı önleyicidir. Mavi, ister çok koyu, ister açık olsun, içinde özgürlük ve uyum taşıyan bir renktir. Koyu mavi olan lacivert renk, ciddi olmaya ve kapsamlı düşünceye sevk eden bir renktir. Özellikle çok solgun mavilerin bolca kullanıldığı yerlerde pasiflik ve tembellik hissi getireceği unutulmamalıdır.


Sarı:

Sarı kelimesine yazılı olarak rastlanan Türklerin eski anıtı olan kaynak Orhun kitabeleridir. 'Sarı renk' anlamındaki ''sarığ'' olarak geçen kelime burada altın kelimesini tanımlamak için bir sıfat olarak kullanılmaktadır. “Sarığ” kelimesinin bildiğimiz sarı rengi anlattığı ve aynı zamanda “sapsarı” gibi bir pekiştirme olduğu görülüyor.

  • En ışıklı, hareketli, parlak ve neşeli renk olan sarı; zenginlik, bolluk, şeref ve sadakati hatırlatır. Sarı entelektüel olma, yöneticilik, hırs, iddia ve özgürlüktür. Canlı sarı, kişiyi aktif yapar, solgun sarıysa, dinlendirir ve gevşetir. Renk terapistlerine göre bu renk, tüm renkler arasında genel kas sinirlerinin gücünü arttıran tek renktir. Ağırkanlıları canlandıracak ve sinirleri uyaracaktır. Sarı, anlamayı keskinleştirir ve akıl işlevlerini arttırır. Ayrıca, sarının açık tonları, alanları genişleterek büyütür. Zihin uyarıcı etkisi olan ve iletişim kurmayı kolaylaştıran bu rengin aşırıya kaçılması halinde vandalizm, kıskançlık, hastalık, mantıksızlık, şüphe ve güvensizlik, sorumsuzluk, uçukluk getirir.


Yeşil:

Yeşil kelimesi Türkçe bir sözcük olup, “taze ve diri” anlamlarına gelen bitkilerin canlılığını anlatan “yaşıl” kelimesi türemiştir. “Taze bitki” anlamına gelen yaşıl sözcüğü, günümüzdeki yeşil sözcüğüne dönüşmüştür

  • Mavi ve sarının birleşmesinden oluşan yeşil; her iki rengin de özelliklerini yansıtır. Sarının canlılığını taşırken, mavinin sakinliğini ve huzur verici etkisini taşır. Genel olarak yeşil ağaçların yapraklarının, çimenlerin rengi olduğundan serinletici ve sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Sessizlik, verimlilik, hayat, büyüme, doğa, bilgelik ve inancı çağrıştırır. Her renkte olduğu gibi yeşilin de farklı tür ve tonları farklı duygular uyandırabilir. Yeşil kendine saygı, adalet ve güveni temsil edebilirken, abartılması megaloman, otoriter ama küstah, alaycı bir ifade yayabilir.


Mor:

Mor kelimesinin orijinal hikayesi hakkında iki farklı teori var. İlk teoriye göre; Farsça demir pası anlamına gelen “mur” kelimesinden dilimize geçmiştir. İkinci teoriye göre ise; Ermenice böğürtlen ve karadut gibi meyveleri anlatmak için kullanılan “morm” kelimesinden dilimize geçmiştir. Her iki teori de oldukça mantıklı.

  • Mor; asalet, mistizm, utanç, hüzün, aşk ve aklın birleşimi, itibarın rengidir. Ortaçağ Avrupasında aristokratların rengiydi ve saray itibarını temsil eden bir renk oldu. Mor, büyük alanlarda görüldüğü taktirde korkutucu ve huzursuzluk veren bir renk olabilir. Erguvan, haklılık, ihtişam, egemenlik ve asillik duygusu doğuran kişiler arasında ciddiyet ve mesafe duygusu telkin eder. Menekşe moru; dini otorite, kaos, ölüm, kendini adama, ilahi aşkı temsil eden bir renktir. Leylak rengiyse melankolik duygular telkin eder.


Pembe:

Pamuk bitkisi bildiğimiz pamuğa dönüşmeden önce açık kırmızı renge sahip bir çiçek açar ve bu çiçeğe pamuk çiçeği denir. Farsçada ise pamuk çiçeğine “penbe” denmektedir ve pembe sözcüğünün dilimize bu şekilde geçtiği düşünülmektedir. 'penbe' ünsüz benzeşmesiyle (n-m değişimi) 'pembe' biçimini almıştır.

  • Nezaket, yumuşaklık, tatlılık, çekingenlik, mahcubiyet, muhafazakarlık duygusu telkin eden bir renktir.


Turkuaz:

Fransızca’dan geçmiş olan turkuaz kelimesinin kökeni yine Türklere dayanır. Ülkemiz topraklarından Fransa’ya ithal edilen maviye benzer renge sahip bir süs taşının rengi, Fransızlar tarafından Türk taşı anlamına gelen “turquoise” olarak isimlendirilmiştir. “Turquoise” ismi de dilimize turkuaz olarak geçmiştir.

  • Osmanlı döneminde, İznik çinilerinin en gözde rengidir. Pek çok cami bu renkte üretilmiş çinilerle bezenmiştir. İngiliz argosunda Turkuaz deyimi Karayip sularına işaret eder, sığ oldukları için günışığında bu renge bürünür. Ayrıca bu renk aralık ayını simgeler. Turkuaz insanlar üzerinde istikrar sağlayıcı bir özellik sağladığı gibi, dikkati ve konsantrasyonu da ayakta tutar. Bu sebepten turkuaz insanı kendisini kolayca ifade eder. Açık fikirliliğin, gururun, yardım severliğin potansiyeldir. Turkuaz ayrıca en üst düzeydeki değişim ve dönüşüm sembolüdür.


Bordo:

Bordo kelimesi, Fransa'nın bir şehri olan 'Bordeaux' den dilimize geçmiştir. Bordeaux şaraplarıyla meşhur bir şehir ve her ne kadar kırmızı şarap tabiri kullanılsa da şarapların rengi tam anlamıyla kırmızı değil. Bu sebepten şarap ve dengi renkler bordo olarak nitelendiriliyor.

  • Bordo; renk özgüveni temsil eden renklerden olup giymeyi seven kişiler üzerinde özgüven kazanımını sağlar. Bordo: liderlik özellikleri ön plana çıkmış kişilerin sıkça kullandığı bir renktir.


Lacivert:

Dilimize, Farsça'da koyu mavi renkli bir taşın adı olan ''lâciverd'' sözcüğünden geçmiştir. Eski Farsçada ''lâjverd'', Sanskritçede de aynı anlama gelen ''rācāvarta'' sözcüğünden geçmiş, oradan da dilimize lacivert olarak gelmiştir.

  • Lacivert; kozmik renk olarak bilinir. Lacivert rengi, otoriteyi temsil eder. Aynı zamanda resmiyetin rengidir. Bir diğer anlamı ise sonsuzluğu simgelemesidir. İnsanlar üzerinde başarı ve güç izlenimini bırakan lacivert, dünyadaki bir çok ünlü marka logolarında tercih edilmektedir. Çok göze batmayan bu rengi kıyafette tercih edenler, kendilerini daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. Hafızayı güçlendirir, düşünceyi arttırır ve kolay karar verebilmeyi sağlar. Hatta tespitlere göre pijamasını lacivert seçen kişiler, rüyalarını daha iyi hatırlarlar. Ruh ve sinir hastalıklarındaki tedavilerde kullanılmaktadır.


Haki:

Farsça 'toprak' anlamına gelen 'χāk' sözcüğünden türetilmiş olup 'toprak rengi' anlamına gelen 'χākī' sözcüğünden alıntıdır. Kelimenin okunuşu nedeniyle dilimize haki olarak geçmiştir.

  • Arapça'da hak, toprak anlamına gelir. Askeri üniformalarda kullanılma sebebi de aslında tam olarak budur. Arazide görev yapan askerlerin en iyi şekilde gizlenebilmesi ve dikkat çekmemesi için mükemmel bir uyumlu renkdir. Eski gösterişli askeri üniformalar ve aksesuarlar bir zamanlar orduların birbirine üstünlük kurma açısından kullanılırdı.


Kahverengi:

Farsça 'gahvai reng'ten dilimize girmiş olan bu isim kullanılmadan önce yine ''fındık kabuğu rengi'' anlamına gelen Farsça 'fındıki' kelimesi kullanılmıştır. Açık kahverengi için kullandığımız ''kumral'' da bu sözcükle 'al'ın bileşiminden (konural) ''kumral'' olmuştur. Günümüzde ''alageyik, alabalık'' örneklerinde gördüğümüz ve ''rengarenk'' anlamındaki 'ala' sözcüğü Türkçede kahverengi anlamında kullanılmıştır. 'Ela'nın kaynağı da bu sözcüktür.

  • Toprak ana ve ağaçların rengi olan kahverengi; yeşil gibi yaşamın yeşermesini değil, olgunluğu temsil eden yatıştırıcı bir renktir. Ayağı yere basan, kararlı, ketum bir davranışa yönelticidir ve ciddiyet simgeler.


Siyah:

Siyah renginin orijinal hikayesi ile ilgili iki farklı teori mevcut. İlkine göre; Farsça siyah-kara sözcüğünü anlatan, “siyâ” kelimesinden dilimize geçmiştir. İkinci teoriye göre ise; Sanskritçe siyah rengini anlatan “karanlık” anlamına gelen Sanskritçe “syama” kelimesinden geldiği düşünülmektedir.

  • Beyazın zıttı olan siyah; iyi-kötü, gündüz-gece, yin-yang, yaşam-ölüm gibi varolan doğal ikilemlerin diğer rengidir. Siyah her birimizin doğasında bulunan derin uyuşmazlığın sembolüdür. Bu renk, yas, pişmanlık, suçluluğu sembolize edebileceği gibi, derin dinlendirici sessizlik ve sonsuzluk ya da yapısal kuvveti sembolize eder. Ağırlılığı ve ciddiyeti temsil eder. Kimi insanda karamsarlığı yansıtırken kimilerinde asalet olarak yorumlanır. Bu renk psikolojisinin kişiden kişiye değişebilme özelliğidir. Resmi törenlerde ya da cenazelerde siyah giyilmesi bu rengin ciddiyeti temsil etmesine örnektir.


Gri:

Fransızca’dan dilimize geçmiş olan gri sözcüğü, Fransızcaya da Germence’den geçmiştir. Germence açık kül rengini ifade etmek için kullanılan “grîs” kelimesi Fransızca’ya geçmiş ve ardından da anlamını koruyarak dilimize geçmiştir.

  • Rahat ve olgun bir yaşın sembolüdür, temkinli olma duygusunu simgeler.


Bej:

Sanki son zamanların çok anılan ismi gibi görünse de kökeni çok eski olan bej rengi, Fransızca “beige” kelimesinden gelmekte olan bej rengi, koyun yünlerinin rengini betimlemek için kullanılıyor. Beyazdan biraz daha koyu rengi ifade eden bej renginin ismi, dilimize Fransızcadan geçmiştir.

  • Saflığın, uyumun rengidir bej. Gözleri dinlendirir, insan ruhunu sakinleştirir. Cömerttir bej, kendine güvenir ve ikinci planda olmayı hiç yadırgamaz. Başka bir renk ile kullanıldığında hemen her zaman o rengin ön plana çıkmasına zemin hazırlar


Beyaz:

Beyaz renginin ismi de dilimize Arapçadan geçmiştir. Arapça “beyaz” kelimesi “süt” anlamındadır.“byd” kökünden türeyen ve beyaz olma anlamına gelen “bayad” kelimesi dilimize beyaz olarak geçmiştir. Aynı kökten türeyen “bayda” kelimesi yumurta anlamına geliyor. Beyaz rengi anlatmak için kullanılan diğer bir sözcük olan ak kelimesi ise öz Türkçedir ve Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. Adalet, doğruluk, saflık ve cennet ile ilişkilidir.

  • Beya; bütün renkleri içinde barındırdığından birliğin ve saflığın sembolü olmuştur. masumiyet, doğruluk ve temizliği simgeler. Bir açıklık ve şeffaflık idealini yansıtır.








bottom of page