Kafamızın içinde hayatımızı şöyle bir canlandıracak olursak eğer, ben 3 kapı hayal ederdim. Şimdi sizden de onu istiyorum. Sadece bir hayal edin. Geçmişiniz, şuan ve gelecekte olmak istediğiniz yerleri düşünün. Geçmişe gidebilmek için geçebileceğiniz bir kapı, şuan da kalabilmeniz için ayrı bir kapı, gelecek ile ilgili hayallerinize açılan ayrı bir kapı düşünün. Bu kapıların dışında kaldığınız yer güvenli. Orayı sadece siz biliyorsunuz. Kendinizi en iyi dinleyebileceğiniz, doğru kararı verebileceğiniz en güzel yerlerden biri orası aslında.
Geçmişimiz de yaşamış olduğumuz kötü deneyimler, canımızı yakan anlar, öfkelendiğimiz insanlar; bugün ki kararlarımızı ve olduğumuz insanı etkiliyor. Şuan da içinde olduğunuz durumlar da duygu ve düşüncelerimizi etkiliyor. Gelecek ile ilgili olan hayallerimiz ise, sonuca daha hızlı gitmek istememizi sağlıyor. Bu yüzden o alan güvenli diyorum. Etkileyebilecek hiçbir
durum yok, tamamen kendimizle baş başa kalıyoruz orada.
Şuanınızı ve geleceğinizi bir şekilde yönetmek, geçmişe kıyasen daha kolay. Olmamış olan için hala bir umut var ama olan ve bitenler için elinizden artık hiçbir şey gelmez. Saat gibi düşünebilirsiniz bu durumu. Sürekli ilerliyor ve geriye almanız bir şeyi değiştirmiyor, zaman çoktan akıp geçmiş oluyor. Günlük hayatım da bazı anlarım beni geçmişe götürdüğün de, girmiş olduğum o kapıdan geri çıkıp kendi alanıma gidiyorum. Hatırlamak güzel evet ama hatırlamak canımızı yakıp, bizleri üzecek veya sinirlendirecek ise hiç güzel bir şey değil. Hala o günden bugüne bizi üzen, kıran ve yıkan şeyler varsa barışmadığımız, hala öfkelendiğimiz durumlar var demektir. Durum böyle iken tam anlamıyla iyileşmiş sayılıyor muyuz? Kendi alanıma geri bu yüzden dönüyorum. Öfkem kalmış mı diye soruyorum kendime, öfkem var ise hala beni ne öfkelendiriyor diye soruyorum bir daha kendime, neden üzüldüğümü sorguluyorum, neden bu an beni iyi bir anıya değil de kötü bir anıya götürdü diye düşünüyorum. Aldığım her bir cevap bana aslında yol gösteriyor. Zamanında söylenmemiş cümleler beni hala öfkelendiriyorsa, gidip söylenmesi gerekenleri söylüyorum. Soru işaretlerim yüzünden hala üzülüyorsam, bilmediklerimi çözmeye, cevaplarımı almaya çalışıyorum. Kendimi iyileştiriyorum bir nebze. Çünkü ben geçmişin, bugünüme ve geleceğime gelmesine izin verirsem hayatım hep o anlar ile ilgili olacak. Sırf bu anlar yüzünden bazı anları kaçıracağım. Yaşamaktan ve yaşadığım hayatı tatmaktan alı koyacak beni bu. Bu nedenle geçmişimde olan ve değiştiremeyeceğim şeyler için bu hayatı kaçırmayı reddediyorum.
Her şeyin belli bir süresi var. Bizi kıran şeyler için üzülebiliriz, insanlara öfkelenebiliriz, bazı şeyler bizi yıkabilir ama devam etmeyi bilmemiz, bilmiyorsak yolunu bulmamız gerekiyor. Eninde sonunda bunca şeyden bir ders çıkarılmış ve yoluna devam etmiş olmak gerekiyor. Kötü olanlar ile değil de tamamen iyi anlarınla beraber.
Affetmekten hiç korkmadım bu yüzden. O güvenli alanda oturup affetmenin, duygularımın ve hislerimin geçmesine izin vermenin iyileşmek için en iyi yol olduğunu keşfettim. Geçmişinizin bugün sizin omuzlarınız da bir kambur olmasına izin vermeyin. Bunun için kırmanız gerekirse kırın, bağırmanız gerekiyor ise bağırın, gitmeniz gerekiyor ise de gidin, hayatınızdan birilerini veya bir şeyleri çıkarmanız gerekiyor ise hiç düşünmeden çıkarın.
Geçiminizdeki sizin, bugün ki halinizi oluşturduğunu unutmadan; gelecekte olmak istediğiniz insan için, bugünü ona göre yaşayın. Aynaya baktığınız da kendiyle ve tüm zamanları ile barışık birini görüyorsanız yürüdüğünüz yol doğru, alanınız güvenli demektir. Gözünün kapalı devam edebilirsiniz.
Comments