Not: Yazıyı okurken bir şarkının size eşlik etmesini dilerseniz buyurun; https://open.spotify.com/track/093Xn7BRMty5hISHgIJnCe?si=3c53960c0ad94e75
Hayatı boyunca her insan umut eder, hayal kurar, planlar yapar. Kurduğu hayaline, yaptığı planına emek verir. Gerçek olması için geçen zamana sabır gösterir. Bazen umduğundan bile erken gerçekleşir. Bazen hiç gerçekleşmez. İnsan her kurduğu hayal gerçek olmadığı için üzülmez. Öyle zamanlar olur ki o hayali gerçek olmadığı için şükreder. Bazen de öyle bir an olur ki o hayali kurduğu, o düşü kalbine yerleştirdiği güne lanet eder. Bazı hayaller gerçekleşmeyerek sınar insanı, bazıları ise umulduğu gibi gerçekleşmeyerek. Velhasıl, hayal kurmanın doğasında bir anlamda sınanmak vardır. Ama öyle, ama böyle. Hayal kuran, sınanır!
Bazı insan hayal kurar kurmaz gerçekleşmesi için doğadan işaret bekler. Kurumaya yüz tutmuş bir çiçeği sular, yeniden can bulsun diye. Çiçeğin kuruyan yapraklarını koruyamaz, sararan her yaprak düşer. Ama döküldüğü daldan yeni bir yaprak büyür, yeşerir. İşte bunun adı umuttur. O sarı yaprak düşecek diye sulamaktan vazgeçilmez. Gelen yeni yaprağın da o suya ihtiyacı var. Hayali olan, o hayali kendi iç dünyasında besleyip büyüten kişi bilmelidir ki verilen hiçbir emek, gösterilen hiçbir sabır boşa gitmez. Her biri layık olduğu hayali bekler. Evet, yanlış duymadınız! Kalbimizde yeşerttiğimiz her duygunun, içimizde sakladığımız her güzel niyetin sahibi olduğu bir hayal var. Günü gelecek, gerçek olacak. Sadece gerçek olsun diye emek verdiğimiz, sabır gösterdiğimiz o hayal bütün bunlara layık değil belki de. Çok daha güzellerini düşlemek, onun için emek vermek de tamamen bizim elimizde.
Böyle söyleyince ne kolay gözüktü.” "Sen bekle, illaki kurduğun güzel bir hayal gerçek olacak.” Öyle kolay değil biliyorum. Hayalini kurduğun, içinde defalarca yaşattığın, gerçek olduğunu düşündüğünde bile heyecanlanıp gülümsediğin o düşlerden vazgeçmek hiç kolay değil. Bir hayale kafanın, kalbinin içinde ev sahipliği yapmak; onunla yaşamak… O hayalin artık gerçekleşemeyeceğini anladığında ondan vazgeçmeye çalıştığında, kalbinden ve aklından atmaya çalıştığında o hayalinle birlikteyken yaşadığın her şeyden de vazgeçmeye çalışıyorsun. O hayalle birlikte dinlediğin şarkılar, kafanda onun düşüncesiyle yürüdüğün sokaklar… Hepsinden bir anlamda vazgeçmek zorundasın. Başta öyle zor oluyor ki… Yine aynı hayali kurmamak, aynı şeyi düşünmemek için kendini engellemeye çalışıyorsun. Sen kendini tutmaya çalıştıkça canın daha çok acıyor. Bu can acısıyla günlerini, haftalarını, belki aylarını geçireceksin. Ve gün gelecek aynı şarkılarla, aynı sokaklarda başka bir hayalle dolaşacaksın. Çünkü bu böyledir. İnsan hayal kurmadan yaşayamaz, yaşadığı her an bir hayale tutunur. Hayatı boyunca hayata tutunmasını ya da hayatına anlam kazandırmasını beklediği o hayali bulmayı ve gerçekleştirmeyi bekler.
Zaman yani… Her şeyin ilacı olduğu gibi gerçekleşmeyen hayallerin acısının da ilacı zaman. Halk arasında bu acıya hayal kırıklığı da deniyor. Bana sorarsanız o acı herhangi bir kırık acısından çok daha fazla. Hayal kırıklığı, düş burukluğu gibi bir tabir çok hafif kalıyor zannımca. Çünkü bir hayal gerçek olamayınca, bütün zamanlara değen bir acı bırakıyor. O hayal muhakkak geçmişte kuruldu. Geçmiş zamanları, yaşanmışlıkları acıtıyor bu yönüyle. Şu anda o hayalin gerçek olmayışının acısını taze taze yaşatıyor zaten. Ve bu hayal, gelecekte gerçek olsun diye kurulmuştu. O hayalin yaşanamayacağı günleri düşünmek de bir çeşit eziyet. İşte bu yüzden, hayal kırıklığı kelimesi bana az geliyor. Bir düşün gerçek olamayacağını bilme acısı, alçıya alınmıyor ki geçsin birkaç haftada. Evet, zaman her şeyi geçirdiği gibi o acıyı da geçiriyor. Ya da o acıya alıştırıyor, bilemiyorum. Ne kadar zaman gerek diye sorarsanız; kurulan hayalin büyüklüğüne, ne kadar çok istendiğine, ne kadar emek verildiğine, ne kadar beklendiğine göre değişir. Muhtemelen bu sürenin değişkenliğini etkileyen bir çok parametre de vardır. Benim bildiğim, ”zaman” ilacının bu acıya tesirinin pek az olduğu. Önerim; hayal kurarken ölçülü olmak, çok kaptırmamak, delicesine beklememek. Dileğim ise; kalbi güzel olan, hayali gerçek olsun diye diğer insanların canını yakmayan herkesin hayalinin gerçek olması. Ha olmazsa da, bir daha kurarız yenisini. Biliyorsunuz, işimiz bu! :)
Comments