Son zamanlarda modanın en çok etkileşim içinde olduğu akımlardan biri olan İtalyanca “futuro”, İngilizce “future” (gelecek) kelimesinden türeyen bir düşünce akımı olarak ortaya çıkan fütürizm'dir.
Dönemin öncüsü Filippo Tommaso Marinetti’nin özgünlük, ahenk ve geleceğe uyumluluk ilkeleri çerçevesinde şekillendirdiği bu akım; oldukça kısa bir zaman dilimi içerisinde başta İngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere, tüm dünyada yankı bulmayı başardı.
Hemen hemen her dönem kitaba, filmlere konu olan “gelecek”, merak uyandırmıştır. Gelenekleri seçmesi, her şeyi sevmesiyle birlikte de moda sektörüne yeni bir soluk katmış ve yaratıcılığın kapılarını genişletmiştir. Geçmişe bir set çeken fütüristler; yeni, kentsel ve endüstriyel olan her şeye karşı aşırı ilgiliydi. Moda alanında fütürizm; kısaca zarafeti, hareketi ve rahatlığı yansıtan kumaşlar, renkler ve kesimler olarak hayat buldu.
Fütürizm kavramı; fikirlerini ve stillerini sanat ve tasarım yoluyla ifade eden sanatçıları, yenilenmeleri ve çağa ayak uydurmaları konusunda zorladı. Bu hareketin kurucularından olan ressam Giacomo Balla, 1914 yılında moda alanında birtakım kurallar geliştirdi. Balla, dönemin ruhuna uygun olan nötr renkler, simetrik kesimler ve tekdüze detaylarla dalga geçerken; yeni nesil giysilerin olabildiğince farklı ve agresif bir tavırda olması gerektiğinde ısrar ediyordu. Ona göre, dengeden ziyade koyu renk tonlar, büyük desenler, katmanlı tasarımlar ve asimetri, fütürizm kavramının öne çıkan çizgilerini oluşturmalıydı. Modada fütürizm, gerçek bir invazyon çalışması ile birlikte modern spor kıyafeti üretiminin de temelini oluşturuyordu.
Hareket, aksiyon ve dinamizm gibi unsurları öne çıkaran fütürizm, aslında modayı yeniden tanımlamaya çalışıyordu. Balla, cildin nefes almasını sağlayan hafif dokulu kumaşların hareket kabiliyetini ve konforu da artıracağına inanıyordu. 1920 yılında fütürist tasarımcı Ernesto Michahelles, “tuta” adı verilen işlevsel unisex tulumunu tanıttı. Bu tasarım kısa sürede halkın ve kamuoyunun dikkatini çekmeyi başararak ilk fütürist tasarım olarak adlandırıldı.
Gelecek fikri zaman içinde geliştikçe, fütürizmin modadaki rolü de aynı oranda evrim geçirmeye devam etti. Vogue editörü Diane Vreeland, 1960’lı yılların modasını “gençlik depremi” olarak adlandırdı; dönemin trendleri olan neon renkler, mini etekler ve vinil elbise gibi tasarımların fütüristlerin de savunduğu geçmişe karşı bir isyan vurgusundan doğduğuna işaret etti. Gençlik üzerinde etkili olan tasarımlar, özgünlüğü ve eşitliği vurgulayan stillerle doluydu. Aynı yıllarda, Pierre Cardin ve Andre Courreges, uzay keşfine olan ilgiyi yansıtan uzay koleksiyonlarını tanıttı. Tamamıyla baştan yaratılan formlar, minimal çizgileri ve geometrik şekilleri barındırıyordu. Tasarımcılar; sentetik kumaş, plastik ve metal gibi malzemeleri metalik renkler ve beyaz ile eşleştirerek uzay çağı ve fütürizm temalı kıyafetler oluşturmaya başladı.
70'lerede ise CD, walkman, lazer yazıcı gibi icatlar dünya üzerinde büyük bir binadan almaktan almaya devam ediyordu. Thierry Mugler bu bölgede laboratuvarda bulunan sentetik ve yapay kumaşları geliştirmektedir ve genele uygun bir rahat yetiştirir. Kısa bir yavaşlıkta sonra 90'larda yeni anlaşılmaları başlamıştır. Mikro fiber kumaş bulunduktan sonra kumaşa hızla devam edilir. FashionTech Berlin, Fashion Fusion gibi bir takım platformlar kurulmuştur.
Bazı tasarımcılar; fütüristik çalışmalarında 3D katman efektleri, çok yönlü şekiller, dokular ve metalik yüzeylere sıklıkla yer veriyor. Yüksek teknolojiye sahip yeni nesil kumaş karışımları makinelerde şekil değiştiren mekanize giysilere dönüşüyor. Doğal kaynakları ve enerjiyi koruyan tasarımlar da fütüristik moda uğraşılarının bir diğer odak noktası.
Artık 21. Yüzyıl'da kumaş teknolojisinin çok geniş olduğunu görüyoruz. Teknoloji ürünlerinden içeride yanma ve ortamda ledler, güneş sistemleri, karanlıkta parlayan teknolojiler bulunuyor. Tommy Hilfiger güneş enerjisi ile ilgili donanım bir ceket üretti. Sürdürülebilir moda ürünleri, çevre dostu uygulamalarla birlikte, geri dönüşümlü pamuk ve kürk gibi malzemelerden yararlanıyor.
Pizza sipariş edebilen ayakkabıdan tutun da bisikletler için bir hava yastığı kaska kadar her şey mümkün artık teknoloji sayesinde. Genetik teknoloji ve büyümeyi bile içinde bulundurabiliyor.
Diane von Furstenberg ve Google Glass: New York’lu tasarımcı 2012 yılında tanıttığı kaftan kıyafetleri ile fütüristik bir amaca hitap etmese de defile sırasında modellerin yüzlerine taktığı Google Glass gözlükler, kamuoyunu günlerce meşgul etti. Google’ın giyilebilir teknolojisi olarak adlandırılan bu gözlükler, fütüristik modaya dair önemli izler taşıyordu.
Gareth Pugh ve Kafes Elbiseleri: Ünlü fütüristik tasarımcı Gareth Pugh’un defilesinde kullandığı büyük kafesli gladyatör sandaletleri, adeta bilim kurgu filmlerinden çıkmış bir savaşçıyı andırıyordu. Avangart eğilimleri ile tanınan tasarımcı, şovunu baştan aşağı siyah PVC kaplı bir elbise giyen ve yüzü olmayan bir modelle tamamladı ve tüm dikkatleri üzerine çekti.
Dior’un Retro Geleceği Leisurewear: Christian Dior’un eski tasarımcısı Raf Simons, modaevi için gerçekleştirdiği son defilesinde baskılı sportif parçalar, kabarık montlar, metalik renkler ve PVC botlarla izleyicileri fütürizm çağına doğru bir yolculuğa çıkarıyordu.
Iris Van Herpen ve Voltage Defilesi: En sıra dışı fütürist tasarımcılardan biri olan Hollanda doğumlu Iris Van Herpen, 3D baskı tekniğini ilk kullanan modacılar arasında. 2014 yılında sunduğu Voltage isimli defilesi ile büyük övgü alan Herpen, fütürizm kavramını sıra dışı çizgileriyle yorumluyor.
Fütürizm değerine sahip ve bu gibi değer veren Türk tasarımcılar da mevcut. Arzu Kaprol’ün Türkiye'deki en büyüklerinden biri. Fütüristik planlar için tasarlanmış bu tarz kumaşlarında teknolojilerini umut veren biri. 2017 Eylül'de Mercedes Benz Fashion Week İstanbul'da da VR gözlükle defileyi de unutmamak lazım. Teknoloji sadece giyim eşyası değil defileleri ve pazarı da dikkat çekiyor. Artık; gezgin, otomatik olarak ödemeler, hologram defileler, VR gözlüklerle gezmek ve kabineden sadece elektronik bir aynada kıyafeti gibi küçük şeyler konuşuyorlar. günümüzden çok uzak değil.
2016 yılında Hüseyin Çağlayan da suda eriyen bir teknolojiyle izleyenleri büyüleyen bir defile gerçekleştirmişti. 6 ay boyunca üretilebilir kreasyonda, montaja yollanır. Kağıt yansıtıcıların su altında eriyerek fesleğenin gidişatı sürüyordu. Çağlayan'ın İlkbahar/Yaz 2008 koleksiyonunda ise yer yer kristaller içinde ve içten lazerle ışıklandırılıyordu. 200'den fazla motorla hareket edebilen lazerle çekim uygulama şovunda, yüksek lazer kaynaklarındaki kristalleri parıldadıktan sonra birazını çizerek ve küçük aynalarla çarparak mekanın başka uzanıyordu.
Genele bakılırsa, fütürist moda için ait olduğumuz araçların üzerinde durulması gerekenleri söyleyebiliriz. Yaratıcılığı son derece olumlu olacak şekilde çalışacak çok işlevli olanlar mevcut. Hollandalı genç tasarımcı Iris Herpen'in üç boyutlu tasarımından yararlanan tasarımlarıyla gelenlerden biridir. İngiliz tasarımcı Garethugh, Ukraynalı tasarımcı Izhus, Hollandalı tasarımcı Winde Rienstra ve Türk tasarımcı Hüseyin Çağlayan da bu tasarımcıların en önemlilerindendir.
Fütüristik moda trendleri ile önümüzdeki dönemlerde daha sık karşılaşacağımız bir gerçek. Özgün formlar, geleceği öngören çizgiler ve dinamizmin başrolde olduğu fütüristik tasarımları yavaş yavaş gardıroplarınıza dahil etmeye başlayarak gerçek anlamda bir trendsetter olabilirsiniz. Son dönemlerin popüler parçalarından olan metalik montlar ve ceketleri günlük giyiminize dahil edebilirsiniz. Bunun yanında etnik desenler, gösterişli omuzlara sahip üstler, yoğun grafik detaylara sahip parçalar, geometrik aksesuarlar, keskin hatlı clutch çeşitleri ve asimetrik kesime sahip kıyafetler de fütürizm temasını kullanmak için birebir. Sıra dışı kesim ve kalıplara sahip tasarımları giymeyi seviyorsanız şimdi gerçek bir fütürist gibi hissetmenin tam zamanı!
Comentarios