Endorfini, dopomini, zopamini çok fazla yiyen vücudun ne yapacağını bilemediği için göz yaşı torbalarının harekete geçmesiyle oluşan durumdur mutluluktan ağlamak. Aslında mutluluktan ağlamak; yoğun duygularla başa çıkabilmek için gösterdiğimiz zıt reaksiyonlardan birisidir.
Ağlamak genellikle mutsuzluğun ifadesi olarak bilinse de, pozitif duyguları yoğunlukla yaşadığımız çoğu durumda ağlamak üzere olduğumuzu fark ederiz. Örneğin; bir filmin güzel bir sahnesini izlerken (özellikle romantik filmlerde) ağladığınızı fark etmişsinizdir. Bu sizin filmi hayatınıza uyarlamanızdan ve o anda orada ne oluyorsa kendinizi orada görmenizden dolayı oluşan bir eylemdir. Yani işin kısası, o anda gerçekten ne hissedecekseniz, filmi izlerken de onu hissedersiniz.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre mutlu bir olaya negatif bir tepki göstermemizin sebebi; kendimizi aşırı, yoğun pozitif hislerden korumaya çalışmamız olarak görünüyor. Aynı şekilde trajik bir olaya pozitif bir tepki göstermemizin sebebi; aşırı, yoğun negatif hislerden kendimizi korumaya çalışmamızdan dolayı. Örneğin; hepimiz gülmememiz gereken yerde gülmemizi saklamaya çalışmışızdır ya da en kötü ihtimalle gülmemize hakim olamayıp kahkahayı basmışızdır. Sonuç, hüsran...
Hepimizin yoğun bir şekilde hissettiği bir duygu olmuştur veya hala varlığını koruyordur. Bu gerek aşk gerek öfke her şey olabilir. Ama bana sorarsanız, bence her insan aşk duygusunu doruklarda yaşıyor. Bu yüzden aşk hem acı hem mutluluk veriyor. Duygular, aşkı hissetmeye başladığında kontrolünü kaybediyor ve nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyor. Bu yüzden sevdiğiniz kişinin yanında onu çok sevdiğinizi hatırlayıp bir anda ağlamaya başlayabilirsiniz. (Ama unutmayın ki her şeyin fazlası zarar.) Ya da bir saniye bile gözlerinizi sevdiğinizin gözlerinden çekmek istemezsiniz çünkü çekemezsiniz. Bu size sebepsiz bir mutluluk verir. Ama onunla geçirdiğiniz güzel bir günün ardından eve döndüğünüzde ve yanınızda o olmadığında ağlamaya da başlayabilirsiniz. Daha beş dakika önce kahkahaları basan siz değilmişsiniz gibi. Neden ağladığınızı bilmeden…
Platoniklerin yaşadığı ise bunun biraz üstü, yani ‘’duygu karmaşası’’, tıpkı Türkçede ki ‘’kip kayması ‘’ gibi. Onlar sevdiği insan tarafından kötü bir şey başına gelse bile bununla mutlu olabilir çünkü bu kötü olay onun başına sevdiği insan tarafından geldi. Örneğin; birisi size kırıcı bir şey söylediğinde ona gülüp geçebilirsiniz belki ama bunu sevdiğiniz kişi söylerse bu size acı verir.
Yani; işin özü dostlar, duygular güzel çok güzel şeyler ama duyguların bile kafası karışık.
Comentarios