Gün boyunca zihnimizden binlerce düşünce akıp geçer. Bunların bir kısmı çöptür, büyük bir kısmı da bir sonraki an’ımızı şekillendirir. Peki ya bilincimiz bu işin neresindedir?
Bilinç, zihinsel enerjinin somutlaşmış halidir bir nevi. Düşünsenize, kendi haline bırakılmış bir zihinlemi gerçekliğinizi ortaya koyabilirsiniz, yoksa o düşüncelerin farkında olarak mı akışa yön vermeyi seçersiniz? İç güdülerimiz daima bizleri zararlardan korumak, hayatta kalmamızı sağlamak üzere programlanmıştır. Ama gerçekte olan şey illüzyondur, vakti gelince kaybolur.
Bilincin akışı senin müdahale ettiğin düşüncelerle somutlaşır. Somutlaşmış her düşünce, hayatın içinde deneyime dönüşür. Bu akış tıpkı yaşam gibi, uyanık olmasan bile her daima faaliyette olan bir akıştır. Öylece, kendiliğinden akar gider. Bunu geçici olarak duraklatan tek şey nefesine odaklanmaktır. Nefesine odaklandığın zaman benliğin bizzat devreye girdiğini fark edersin. Oradadır ve sen nefesine odaklanmayı bırakana kadar seninledir.
O an etrafında olup biten her şeyi fark etmeye başlarsın. Çünkü orada kendinden başka hiç bir şeyin olmadığını görürsün . Bunu fark etmek seni tüm o akıp giden enerjinin üstadı, yöneticisi yapar. Akıştaki her şeyin illüzyon olduğuna şahit olursun.
Zihnindeki birçok şey egonla alakalıdır ve o artık yoktur. Gerçek olan şey kaybolmaz, bilincin asla kaybolmaz. Benlik çokluktur ama bilinç tekliklir. Akaşik kayıtlarınızın tamamı bu gerçeklikte var olmaktadır. Bilinçli akışınızda bir anormallik varsa, onun sebebini bulup yüzeye çıkarmak yine sizin elinizdedir. Geçmişten getirdiğiniz her şey orada mevcuttur. Korkularınınız, kaygılarınızın vs, gerçekle bağlarınızı koparan her şeyin sebebini bulacağınız yer orasıdır. Derin yüzleşmelerde bilinçten gelen cevaplarla kendi bilgeliğinizi yaratırsınız. Zihin olup biten her şeyi hayal ürünü gibi yansıtır ama bilinç bunları bertaraf eder. Kendinizle en net olduğunuz hali yaratır.
Bütün bunların yanında akıştaki dengeyi kurmak sağlıklı olandır. Zihni yok saymak bilinçteki akışın doğallığını bozar. Denge, her ikisinin farkında olarak kurulmalıdır. Bizler yaşamı deneyimlemek üzere programlanmış varlıklar olduğumuzdan, bu deneyimleri iyi ya da kötü olarak nitelendirmek yerine, faydalı ya da faydasız olarak anlamlandırmalıyız. Bu bakış açısı bilinç-zihin, ego-sade benlik dengesini kurmakta ve korumakta bize yardımcı olacaktır.
Comentarios