İlk olarak Avrupa Kömür ve Çelik Ekonomik Topluluğu olarak bir araya gelen Avrupa Birliği geçmişten günümüze birçok kriz yaşamıştır. Güncel olarak ve günümüzde de halen etkileri bulunan üç önemli kriz ortaya çıkmıştır.
İlki 2007 yılında ABD’nin ekonomik krize girmesi ile ortaya çıkan ve tüm dünyaya etkisini gösteren kriz Avrupa Birliği’nde de Bankacılık Krizi diğer adıyla Euro krizi olarak tarihte yerini almıştır. Bu kriz neticesinde daha sıkı mali denetim yapabilmek adına Avrupa Bankacılık Otoritesi ile gerektiğinde diğer birlik ülkelerine borç verebilmek adına Avrupa İstikrar Mekanizması kurulmuştur.
Bir diğer kriz ise 2010 yılında AB’ne yakın olan diğer ülkelerde ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık, kaos, iç savaş, kötü ekonomi sonucunda insanlar AB’ne göç etmeye başlamışlardır. Yıllar içerisinde tarihin en yüksek mülteci sayısına ulaşan AB’de mülteci krizi patlak vermiştir. Bu krizde ise AB sınırlarını yeterli güvenlik tedbirleri almadığı için birlik içerisinde Yunanistan ve İtalya sorumlu tutulmuştur. Diğer yandan bu süreçte aday olan ve Kıbrıs’ta yaşanan problemler nedeniyle bir süre ihmal edilen Türkiye ile daha yakın bir ilişki kurulmuş ve Türkiye ile ortak hareket etme kararı alınmıştır. Bu ortak karar çerçevesinde Türkiye göçmenlere engel olacak karşılığında ise aralarında AB ülkelerine Türk Vatandaşları için vize serbestliğinin de bulunduğu bir takım talepleri yerine getirilecektir. Türkiye bu kapsamda göçmenlere engel olmayı başarmış fakat AB Türkiye’nin taleplerini yerine getirmemiştir.
Son dönemdeki en önemli denilebilecek bir kriz ise Birleşik Krallığın AB’den ayrılmasıdır. Brexit sloganı ile tarihe geçen bu kriz yıllardır İngiltere’nin AB üzerine olan şikâyetleri, ülkede sürekli AB’den ayrılmanın tartışılması ve İngiltere’nin üye olduktan sonra Euro ile vize serbestliğine katılmaması kendini bir noktada dışarıda bırakması süreci en sonunda AB’den ayrılması ile tamamlanmıştır. Diğer yandan Birleşik Krallık-AB ilişkileri ile Birleşik Krallık-Türkiye ilişkileri Brexit sürecinden daha farklı bir ağırlık kazanmıştır. AB, İngiltere oluşan siyasi ve ekonomik boşluğun kriziyle, yerine daha işlevsel ve geliştirilmiş bir modelde Türkiye ve diğer üye ülkeler ile doldurabilme ihtimalini gözden geçirildiği tam reformu kapsayan bir AB süreci başlatılmıştır. Ekonomik kriz sürecinde oluşan tablo ile Kuzeydeki ülkeler borç veren Güneydeki ülkeler borç alan şeklinde yani merkezde bulunan ve dışarıda bulunan ülkeler olmak suretiyle bir takım ayrıştırmalar ve bunun yanında artan mülteci sorununa karşı ülkelerin birbirinden çok farklı tutum göstermeleri gibi son zamanlarda ortaya çıkan bu üç önemli kriz AB'yi siyasal ve ekonomik anlamda yeniden yapılanma ve reform sürecini devreye sokmak zorunda bırakmıştır. Herhangi bir adım atılmadığı takdirde bu krizlerin bıraktığı izler daha derin bir siyasal kaos ortamına ön ayak olmuştur. Tüm bu etkenler çerçevesinde AB’nin nasıl bir siyasal düzene doğru gelişecek eğimi ile on üç yıldır aday üye olan Türkiye’nin de karmaşık ve belirsiz üyelik sürecinin seyrini ciddi anlamda etkileyecektir.
Comments