top of page

Abadra Kondomis, Yok Anam!

Bana kuru kafatasından şarap içildiğine dair bazı söylentiler geldi. Mevsimin son yağmurları hatrı sayılır dokusunu toprağa sunarken basit bir ayin cennetten haber verin. Mısır kovalarınızı doldurun. Kola mola içecekseniz hızlı olun. Size cadılardan bahsedeceğim. Mitolojik olarak bir dönemi kızıl saçlı alevlerine büyüyen seksi büyücü kadınlardan... -Okuyucu kitlemin erkekler olmasını istemiyorum, ama sanırım buraya kadarki kısım onların dikkatini cezbedecek-


Alternatif tıp! Ortadoğu’da simya! Avrupa’da büyü! Uzak Doğu’da Feng Shui! Mitolojik olarak kaynakların ilahi betimlemelerden doğduğunu biliyorsunuzdur. Derin nefesler çekip, ayın en kırmızı halini beklerken gezegenlerin çekimsel gücünü “Vakti geldi” diye niteleyen köpüklü kazanlı çubuklu kepçeli şarkılı efsanelere hoş geldiniz! Konumuz elbette, mitsel elektriklenme! Fakat dem vuracağımız kısım bu değil. 21. Yüzyılda teknoloji bu kadar gelişmişken neden bundan bahsederiz ki!? Biraz düşünün. -Bitti mi, başlıyoruz?-


Zamanı iki parmağınızla hareket ettirin. Yılları 1400-1500 yıllarına çekin. Halkın tırmıkla büyücü kovaladığı zamanlara doğru çekin. Tanrı Merlin’i korusun. Ufak heyecanlar ve niyetlerle yapılan karışımlar sonrası ifşalanan o koca yürekli sihirbazlar... Bir devlet büyüğü, bir dük, bir kral, bir prens... Gizliden gizliye de olsa onlara başvurmuş, onlardan medet ummuştur. -bkz. King Arthur- Buna rağmen her ne hikmetse dönemler içinde yasaklı hatta ölüm cezasına sebep olacak o parçalanma hep var olmuştur.


Cehalet ve çaresizlik! Güç ve makam ihtirası! İktidar ve hırs! Çalışmadan başarıya koşulan o tembel arzu. Bir şey var! Bir yer! Bir dokunuş! Basit ama etkili! Zamanı bütüncül bir dokuya bürüyen! Zamane insanını kolay yoldan kazanmaya iten! Parmağınızı kaldırın ve şimdiye gelin! İnsani tembellik tekrar yerini bulur. Tekrardan aynı olaylara bulaşır. Fakat farklı büyücüler türedi. Resmi olanlar, gayri resmi olanlar, kahveden medet umanlar, tarotlara bulaşanlar, hayalperestlerin ve şizofrenlerin karıştığı 21. yüzyıla gelin!



“Aynen canım ya, ne derse çıkıyor?”

“Ne dedi?”

“Önümüzde ki bir hafta içinde bir haber alacaksın!”

“Yaa, ne oldu peki?”

“Elektrik faturası geldi!”


Var olan gerçeklik ile gelecek ilişkisi, aptallığa zeka süsü verilirse kesinlikle geçerlilik kazanır. Bu durum kitlesel olarak inancın kullanılmasına, hatta manipüle edilmesine sebep olur. Toplum kitlesel olarak düşünmekten, düşünceden, yaşamı okumaktan bihaber yaşar. Onlara göre bütün kehanetler uygundur. Onlara göre gelecek avuçlarında apaçık görünür. Onlara göre evrenin en güçlü varlığı oradadır, kendileridir. Güç tutkusu ile tanımlanan ama asla gerçekliği olmayan kurukafa laf zırvaları...


İnsan tanımı: Birden fazla sistemin birleşmesi ile hareket etme ve düşünme imkânı olan komplike organizma! Toplumsal bilincin içinde bu organizma tam anlamıyla bir sığ fikir havuzuna geçer. Düşünme ortadan kalkar. Senin yerine bir başkasına devredersin. Başını kaldırır aynadan kendine bakarsın. Gördüğünün kendin olduğuna inanırsın. Bu büyü o kadar güzel yapılmıştır ki, insan bunun sadece kendisine ait olduğuna inanır. Bu inanç öyle açık bir şekilde siz gibi görünür ki, herkesi inandırabilirsiniz. En başta kendinizi.


Reklamlar!!! Katkı maddesi içermeyen günlük doğal süt, bedeniniz kaliteye layık! -Elbette layık- kitlesel büyücülük. Sizin düşünce yapınız ve sizin hayat inanışınız. Size ait mi? Buraya kadardan sonrasını bir de siz düşünün! Kulaklarınızı kapatın, gözlerinizi yumun. Düşünün! Hangi düşünce size ait!?


Esen kalın efenim...

Comments


bottom of page